BAZEN önümüzdeki káğıda gelişigüzel bir şeyler karalarız hani...
Anlamsız şekiller...
Motifler...
Ya da insan, araba, kuş, ağaç, ev...
Ne biçim bir ev çizersiniz böyle zamanlarda?
Çocuğunuz resim defterini uzatıp ‘Bana bir resim yapar mısın’ dediğinde veya... Ne gelir aklınıza?
Ben hep aynı şeyi çizerim.
Üçgen çatılı, bacasından duman çıkan tek katlı bir ev...
İki pencerenin ortasında bir kapı...
Evin arkasından geçen çit, çitin önünde ağaçlar...
Arka planda dağlar...
Kıvrıla kıvrıla eve varan yol...
Bahçede köpek kulübesi...
Daha bu manzaradan başka bir şey resmettiğim görülmemiştir.
Şu meşhur ‘Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?’ sorusunun muhatabı ben olsaydım, ‘Evet’ der, bu resmi uzatırdım.
***
Dikkatinizi çekiyordur... Son günlerde yeni yapılmakta olan ‘site’lerin boy boy reklamları yer alıyor gazetelerde. Hatta içlerinde ‘mutluluğun resmi’ olarak sunulanlar da var.
Fakat neredeyse tamamı, yeryüzünde değil de Ay’da kuruluyor hissi yaratıyor insanda. Birinin tepesinde UFO geziyor hatta.
Buna rağmen galiba ‘ev’ deyince benim aklıma gelen geliyor herkesin aklına ki hiç olmazsa isimlerin hislerimize tercüman olmasına gayret ediliyor. Hiç ‘Mars gökdelenleri’ olanına rastlamadım mesela...
Daha ziyade ‘Kuş Yuvaları’, ‘Böğürtlen Evleri’, ‘Meşe Palamudu Konutları’ gibi şeyler...
‘Kuş yuvasında oturuyorum.’
İnsanın kulağına hoş geliyor. Bir yandan yemin etse başı ağrımaz; aşağıdan bakınca 18. kat kuş yuvası gibi görünebilir hakikaten.
Sonra 8 katlı ‘Konak’lar var...
Gerçi konak dediğiniz büyük olur ama 8 katlısı görülmemiştir herhalde... Fakat ne yapsınlar; ‘Apartman’ deseler ne duygularımıza ne hayallerimize hitap edecekler.
Kısacası, düşlerle gerçekler paçal edilmiş oluyor bir nevi.
Fakat beni kesmez, kesmiyor!
Ben her zaman çizdiğim resimdeki evin tıpatıp aynısını istiyorum. Ama hiçbir müteşebbis kalkışmaz tabii. Bilmiyorum belki resme yeteneğim olmadığından tabloyu büyütüp içine ‘fitness center’, ‘squash kortları’, ‘alışveriş merkezi’ falan katamadım hiçbir zaman.
E, kim talip olur bunlarsız eve?
Türk insanının bunlarsız yaşayabileceğini tahayyül edebiliyor musunuz?
Tarih yazmış mı?
***
Şaka bir yana, özetle şunu demek istiyorum:
Kırlara koşuyoruz... İyi hoş.
Fakat orada yine şehirler yaratıyoruz...
Yine komşularla dip dibe, alt alta, üst üsteyiz.
Günün her saati boş sosyal tesislerde olsa olsa korku filmi çekilebilir...
Yeşile yine balkondan dürbünle baksak yeridir...
E, ne anladım bu işten?
MIŞ-MUŞ
Bekáret yeniden moda olmuş.
Üç çocuğa rağmen koşup diktirenler olur vallahi!..