Paylaş
Bir televizyon programı...
Üç genç kız.
Güzel, alımlı, şık, üç "normal" genç kız...
"Normal"den kastım şarkıcı, oyuncu, manken değiller. "Sosyetik güzel" de değiller. Fakat üstlerine başlarına, makyajlarına, takıp takıştırdıklarına bakınca evden değil, çekimden geliyor gibi bir halleri var. Bütün gündüz programlarında adet olduğu üzere göbek atıyorlar. Ama ne atma... Böyle kıvırmayı bu işten ekmek yiyenlerde bile görmedim.
Sunucu İstanbul’un neresinden geldiklerini soruyor.
"Varoş" diye tabir edilen semtlerden gelmişler.
Bu kızlardan çok var İstanbul’da.
Sabahları işe gider gibi evlerinden çıkıp etrafa dağılıyorlar.
Televizyon stüdyolarına...
Lüks semtlerdeki kafelere...
Büyük alışveriş merkezlerine...
Sahiden de hepsi "kapaktan fırlamış" gibi.
Nereden nasıl bulup giyiyorlar, takıyorlar...
Kendilerine "yatırım" yapıyorlar belli ki.
Daha iyisine, daha güzeline, marka olanına ulaşabilmek için. Belki o televizyon stüdyosunda dans ederken keşfedilmeyi bekliyorlar. Şöhret olmayı.
Emsallere bakıyorlar...
"Neden olmasın?"
Veya bir koca peşindeler.
Ama asla kendi çevrelerinden olmayan birinin...
Onları Kaf Dağı’nın arkasına uçuracak birinin...
Peki sonunda ne olacak?
Hiç.
Annelerine benzeyen kadınlar olacaklar
Yani yine bir televizyon stüdyosunda, ya yürekleri parçalayan hikayelerini anlatıyor ya da seyirci koltuğunda oturuyor olacaklar. Arada yine göbek atmak üzere tabii.
Şimdi bu hepinizin bildiği, gözünüzün önündeki tabloyu niye dile getirdim...
Amerika’yı yeniden keşfetmiş gibi...
Bilmiyorum.
Belki de "İmdat!" diye bağırmak için.
Yok mu arkadaşlar, saçı röflesiz, yüzü boyasız, üstüne bir blucin, bir tişört geçirmiş, koltuğunun altında kitabı olan genç kızlar bu memlekette. Ama "Tofitacı" olmayacaklar ha! Onlar ötekilerden beter zira.
Bir zamanlar Siyaset Meydanı’na falan çıkıp akıllı akıllı konuşan kızlar vardı hani... Gerisi gelmedi mi onların?
Evet, muhakkak bir yerlerde var o genç kızlardan ama biz göremiyoruz.
Ve Türkiye’yi gördüklerimizden ibaret zannediyoruz.
Hadi bizi boşverin de yeni yetişenler de öyle zannediyor. Ailelerinde, çevrelerinde de pek yoksa okumuş yazmış birileri, tek örnek bu gördükleri oluyor.Televizyonlar hakikaten tehlikeli bir hal aldı. İşin daha da kötüsü bu tespitin de içi boşaldı. Herkes şikayetçi. Fakat "Bla bla bla" şeklinde.
Söylenenler uzayda bir yerde asılı duruyor.
Paylaş