Gerçi burada sözü edilen ayrılık, birbirine sevdalı iki kişinin bir sebeple ayrı düşmesi herhalde.
Bizim konumuzsa, kadın ya da erkek, bir tarafın ilişkiden "kesin dönüş" yaptığı haller.
İlişkilerin başlaması genellikle eşzamanlı oluyor da bitişi pek öyle olmuyor. Sonra işte gelsin baskınlar, hadise çıkarmalar, dayaklar falan.
Son günlerde iki örneğini gördük.
İlişkiyi bitiren, hatta yenisine başlayan iki erkek ve bitiremeyen iki kadın. Ve neticede gazetelere yansıyan, hepinizin malumu olduğunu sandığım olaylar.
Dikkat ettim, bitiremeyen taraf kadın oluyor daha ziyade.
Daha doğrusu erkeğin bitiremeyeni gerçekten "tedavilik" oluyor. Onlar zaten tabancayı çekip kadının kapısına dayanıyorlar.
Ama kadınların illa "hastalıklı" olması gerekmiyor ilişkinin bittiğini kabul etmemesi için.
Yani her kadının başına gelebilir. Bir gün bir bakmışsınız hiç olmadığınız kadar "asabi"siniz.
Kadınların aşka daha fazla inanıyor olmasından mıdır artık...
Daha çok aşk filmi seyretmelerine yoruyorum ben bunu. Aşk filmleri de çoğunlukla mutlu sonla biter ya... Ayrılıkla bitecekse de bu bir tarafın ölümüyle olur ancak.
Yani kadınlarda ilişkinin "Pazara kadar değil mezara kadar" süreceği kanaati oluşmuş bulunuyor. Bir yandan herkesin kendi aşkını "bambaşka" zannetme durumu da var. Herkesin aşkı biter bizimki bitmez!
***
Genlerle ilgili bir durum da olabilir. En akıllımızın bile genlerine "Bir yastıkta kocama şartı" kazınmış adeta. Sohbetlerde dalgamızı geçsek de, kendimize bile itiraf edemesek de arzumuz budur!
Bir de galiba kalbi kazanılmaya çalışılırken, yani ilişkinin ilk günlerinde çok fazla iltifat görüyor kadınlar.
"Erkekler sevdiğini söyleyemez" derler ya... Ben pek katılmıyorum bu tespite. Tam tersine BAZI erkekler gereğinden fazla konuşuyor.
İltifatlar, vaatler, pohpohlamalar gırla gidiyor. Yürekten değil işkembeden gelince böyle bir bolluk, bereket oluyor galiba.
E, kadının sonra "irtifa kaybı"nı kabul etmesi zor oluyor tabii.
Sinirleri bozuluyor.
Netice olarak kadınların ilişkiyi bitirmekte zorlanması normaldir.
Ha, yaptıkları beyhude çabadır, o başka.
Onlar da bilirler bunu zaten. O saatten sonra gidenin geri dönmeyeceğini, dönse de o ilişkiden hayır gelmeyeceğini...
Ama ne yapacaksınız ki "öfke baldan tatlıdır".
Dayak olayına gelince...
Bütün dayakları "Kadının, erkekten şiddet görmesi" başlığı altında toplayamazsınız.
Siz kadınları da pek öyle yabana atmayın. Baskınlara giderken ellerinde gülle gitmiyorlar.
Şöyle söyleyeyim, iki boksörün DÖVÜŞMEK için ringe çıkması gibi durumlar olabiliyor.
Ama "Erkek, cinsiyet farklılığından gelen dengesizliği göz önüne alıp maçı reddetmeli" derseniz, size katılıyorum.
MIŞ-MUŞ
Bir turizm şirketi "Çılgın Türkler Oradaydı, Ya Siz?" sloganıyla, Kurtuluş Savaşı’nın geçtiği yerlere tur düzenliyormuş.
Kimdi o bizi zekáda sondan ikinci sıraya koyan?
*
Boşanmada çocuğun görüşü de sorulacakmış.
Zaten var olan iki taraflı "dolduruş"un dozu daha da artacak demek.