Birbirimizle ilgilenmiyoruz

"HASAN Doğan hayatını kaybetti."

Televizyonda altyazıyı görünce "Tüh!" dedim, "Tam da sevmiştik."

Sanki sevmemiş olsaydık ölmesinde bir mahzur yoktu!

Ama sahiden de o meşhur son dakika gollerinden sonra Aysel Doğan’la birbirlerine sarılıp sevinmeleri, ölümüne daha çok üzülecek kadar yakınlaştırdı hepimizi Hasan Doğan’a.

Bir kısmımız türbanlı kadının da "normal insan davranışları"nda bulunmasına şaşırırken çoğunluğun hoşuna giden şey Hasan Doğan’ın karısına sarılıp zıplamasıydı.

Alışık değildik çünkü.

"Kahraman" olan Aysel Doğan değildi orada yani.

Türbanlı ya da değil, kadınlar erkeklere nazaran daha bir "özgür ruh"tur aslında. Yani "toplum karşısında yapılmayacak hareketler listesi" pek öyle uzun olmadığı gibi, delinmez de değildir kadında.

Delinmiyorsa buna sebep olan bir erkek vardır mutlaka. "Her ’ağırbaşlı’ kadının arkasında bir ’ağır’ erkek vardır" da denilebilir.

İşte onun için özellikle biz kadınlar çok sevdik Hasan Doğan’ı.

* * *

Şimdi gelelim sadede...

Hasan Doğan’ı kalp krizi nerede buldu?

Dağ başında, yalnızken mi?

Hayır.

Ailesi, eşi, dostu, arkadaşları yanındaydı.

Peki kriz "tak" geldi ve aldı götürdü mü Doğan’ı?

Hayır.

Yazılanlara göre bir grup arkadaşıyla yediği öğle yemeği sırasında sırtının ağrıdığını söyleyip durmuş.

Nitekim televizyonda gördük... Vücut dili bir sıkıntısı olduğunu anlatıyordu.

Peki, yanındakilerden biri bile nasıl olur da uyanmaz?

Ve makul bir şeyler yapmaz?

Nedenini ben söyleyeyim, birbirimizi dinlemiyoruz çünkü.

Birbirine bizim kadar "N’aber?" diye soran, sonra karşıdakinin anlattıklarıyla asla ilgilenmeyen başka bir topluluk var mıdır, bilmiyorum.

Kendinizi dinletmek istiyorsanız magazin haberleri vereceksiniz! Ortak tanıdıklarınızla ilgili.

İnsani olarak ilgili değiliz birbirimizle.

Karşıdakinin ne kazandığını, nereye harcadığını, kiminle seviştiğini falan merak ediyoruz, o kadar.

Sohbet ettiğimiz adam sırtım ağrıyor diyor, duymuyoruz...

Kalp krizi geçiriyor, görmüyoruz.

Duysak, görsek de aymıyoruz.

O da kalkıp saunaya gidiyor.

Bir aklı başında adam yok muydu orada?

Bir dikkatli göz?

O "çok mühim" konuşmalardan başını kaldıracak biri?

MIŞ-MUŞ

Kamboçya’da bir genç, aynı anda iki kızla evlenmiş.Arjantin’i, İran’ı, Malezya’yı falan boşverin, en iyisi Kamboçya olmak galiba!

Demet Akalın "Bana laf atanlar gizli hayranım", Ebru Yaşar "Benim yerimi kimse dolduramaz" demiş.Önce tevazuyu elden bıracaksınız!

Zengin ülkeler, dünyadaki yoksulluğa çare aramak için toplanmışlar.Kendilerine de dönüp bir bakarlar herhalde!
Yazarın Tüm Yazıları