Fotoğrafımı çekmeye gelen muhabir arkadaş, "Çok renkli bir şeyler giyin" demişti.
Giymiştim.
Üstünde gökkuşağının bütün renklerini taşıyan bir kazak.
Birkaç gün sonra gazetedeki başlık, kazağıma uygundu hakikaten.
"Bu yıl renkli kazaklar moda."
Ancak fotoğraf siyah-beyaz kullanılmıştı.
Güler misiniz ağlar mısınız...
Nereden aklıma geldi şimdi bu?
Gazeteyi açtım:
"İç giyim modası baharda rengárenk."
Altında on tane fotoğraf.
Yok, fotoğraflar bu sefer renkli ama on fotoğraftan yedisinde iç çamaşırları siyah ve beyaz.
Gönül gözüyle bakacaksınız demek ki siyah külodu pembe göreceksiniz!
* * *
Teorik olarak renkli lakin pratikte siyah ya da beyaz olan iç çamaşırlarından Gülşen’e geçiyorum.
Gülşen’in durumu da bu yılın iç çamaşırı rengi gibi muamma!
Bir gazetede yan yana iki fotoğrafı var. Birbirinin aynı. Yani ilk bakışta öyle görünüyor. Hani "Aradaki 7 farkı bulunuz" bulmacalarında olduğu gibi.
Hakikaten arada 7 fark var.
7 derin çizgi.
Lafı dolandırmayayım, Gülşen birinde buruşuk, birinde değil. Piyasada iki Gülşen olmadığına göre fotoğraflardan biri fotoşoplu.
Ama hangisi?
Gülşen’in iddiası, fotoşopla sırtının ben diyeyim ceviz içi, siz deyin sütlaç haline getirildiği, gazetenin iddiası ise vücudun tepeden tırnağa adeta "sinekkaydı tıraş" edildiği yönünde.
Mahkemelik olmuşlar.
Mahkeme sonucuna kadar Gülşen’in fotoğraflarına da gönül gözüyle bakacaksınız.
Artık nasıl görmek isterseniz...
* * *
Benim esas değinmek istediğim konu başka.
Gülşen’in sadece nüfus kütüğünde bir isim olarak yer almasına az kalmış.
Kilosundan kemikleriyle sakatatının ağırlığını düşünce geriye 100 gr. kadar bir şey kalıyor ki o da saçlarıdır herhalde.
"Sıfır beden"e düşmüş.
Amerika’da "Size 0" olarak adlandırılıyormuş.
Bir akımmış bu.
Bize uğramayan akım yoktur, bilirsiniz. Ve bütün akımlar "kakım" olur burada.
Kredi kartı mesela... Bütün dünyada kullanılır, bizde intihara neden olur.
Cep telefonu, internet... Şeyini çıkarana kadar uğraşırız.
Diyetin de şeyini çıkardık nitekim.
Deriyle kemik arasında 10 gr. et olmayacak!
"Bir dirhem et bin ayıptır" adeta!
Mümkünse kaslarımızı, sinirlerimizi, damarlarımızı falan da aldıralım, derinin altında potluk yapıyor!
* * *
Atatürk’ün 73 yaşındaki manevi kızı bile detoks yaptırayım derken ölümden döndü.
Meyve suyu ve bitkisel haplarla beslenirken bağırsakları yapışmış.
"Sizi gören tanıyamayacak, öyle gençleşeceksiniz ki" dedilerse kadıncağıza.
Sırf o değil, kadın kısmının neredeyse tamamına "gençlik, güzellik" diyeceksiniz... Sonra karşılığında ne önerirseniz önerin artık.
"Üç öğün kuş pisliği yenecek" dense reddeden olmaz. Buna karşılık herkesi geride bırakmak için altı öğün yiyene rastlanabilir.
"Azimle işeyen taşı deler" derler, kadın kısmı azmetti bir kere!
Ölmez sağ kalırsak deleceğiz inşallah!
MIŞ-MUŞ
Batman intiharda Çin’le yarışıyormuş.
Kim demiş Çin piyasayı tuttu diye!
İthal doktor Türkçe bilecekmiş.
Ki boğazım ağrıyor diye gittiğinizde idrar tahlili istemesin.
Polat Alemdar 11 Eylül’de doğmuş.
Eylül ayı bereket ayı; Kenan Evren de 12 Eylül’de doğmuştu.