Kendimi bildim bileli toplum olarak bir felaket bekliyoruz.
Kapının arkasında olduğunu düşündüğümüz, zamana göre değişen çeşit çeşit felaketler...
Bundan sekiz yıl önce, bu köşedeki ilk yazımın başlığı "Darbeyi Bekliyoruz" idi.
1998 yılı, mart ayı...
Demek memleketin "darbelik" bir durumda olduğunu düşündüğümüz günlerdi.
Aslında böyle düşünmediğimiz gün yok gibi bir şey. Yani darbeyi beklemek elde bir.
Bir nevi "klasik" oldu diyebiliriz.
Bir "Türk klasiği".
Hani beklemelere ödül verilse, "onur ödülü" darbeninki!
Belki bütün beklemelerimiz içinde yüzümüzü kara çıkarmayan tek bekleme olduğundan...
Birkaç kere geldi hakikaten.
Belki de bizde o gelişlerden sonra alışkanlık oldu, habire bekliyoruz, bilmiyorum...
***
Hiç gelmeyenler de var.
Mesela "komünizm".
Yıllarca hakikaten "biricik" beklenendi.
"Bu kış gelecek, olmadı ondan sonraki kış" derken gelemeden "antika" oldu çıktı.
Ve komünizmin kalkıp geleceğini düşündüğümüz ülkeden gele gele kimlerin geldiği herkesin malumu.
Gerçi kadın kısmı için bunların gelişi komünizmden beter oldu, o ayrı konu.
***
Kesilmeyi beklemek.
Bu da darbe gibi her daim var olan beklemelerimizdendir. Tek farkı, gazete köşelerinde yer almayıp, sokaktaki adamla sınırlı kalmasıdır.
Bir gün birileri gelecek ve hepimizi kesecektir.
O birilerinin kim olduğuna gelince...
Her devir değişir.
Bazen solcular...
Bazen yobazlar...
Bazen fakir fukara.
En çok da... Hadi söylemeyeyim, siz bulun.
Peki "hepimiz" kimiz?
Tam olarak bilmiyorum ama "Beyaz Türkler" olabilir.
***
Günün modası ise "irticayı beklemek".
Gerçi ilk değil. Daha önce de beklediğimiz oldu. Misal "mini etek" gibi zaman zaman moda oluyor demek!
Son birkaç yıldır yine bekliyoruz işte.
Kimi birdenbire geleceğini söylüyor, kimi yavaş yavaş gelmeye başladığını.
Fakat bunun bir özelliği, tek başına beklenmemesi. Yanında illa katık olarak darbe de bekleniyor. Burada darbe "felaket" niteliğini kaybediyor tabii. Bu sebeple "beklenti" demek daha doğru.
Aslında darbe her zaman diğerlerinden farklı beklenmiştir. Yani "korkuyla" değil de "yöneticimiz uyuyor mu!" şeklinde daha ziyade.
Netice olarak ne diyeyim...
İrticayı da tez günde "antika" olarak komünizmin yanına koyma umuduyla desem "tez günde" "antika" olmaz hiçbir şey. O halde tez günde hurdaya çıkması dileğiyle...
MIŞ-MUŞ
Aysun Kayacı, "Bana sevgili icat etmeyin" demiş.
Kız haklı! Sizi boş bıraktığı oldu mu hiç?
*
TBMM Başkanı Arınç, "Laiklik yeniden tanımlanmalı" demiş.
Önce Meclis Başkanlığı yeniden tanımlansa iyi olacak!