Babama mektup

Sevgili Babacığım,

Sana uzunca bir süredir yazamadım. Buralardan verilecek kayda değer haber olmadığından değil... Sadece ihmal. Bugünkü mektubu uzun tutmak suretiyle bunu telafi etmeye çalışacağım.

Papa öldü!

Evet, senin bildiğin Papa babacığım. Ben artık dünya durdukça duracağına inanmaya başlamıştım ama o da ölümlüymüş meğer.

Gerçi gençmiş daha... 84 yaşındaymış. Hayır, şaka yapmıyorum. ‘Haninin Papa’sı’ olduğundan 100 yaşını çoktan geçtiğini düşünürken 84 yaşında olduğunu öğrenmek bende aniden aslında genç olduğu duygusunu uyandırdı.

*

Kendini bildi bileli bizim Gönül Yazar’ın da başındadır aynı dert. Kadıncağız 40 yaşındayken ‘Haninin Gönül’ü’ deyip 70 yaşını yakıştıranlar vardı.

Bana da yapıyorlar aynı şeyi. Adamın biri gelip ‘Siz benim sünnetimde şarkı söylemiştiniz’ diyor, 37 yaşında adam.

‘Kaç yaşındaydınız sünnet olduğunuzda?’ diyorum.

10 yaşındaymış. Ama şunu düşünmüyor ki ben o zaman 20 yaşında olabilirim. Tamam 10 yaşında bir çocuğa 20 yaşında birinin ‘ununu elemiş, eleğini duvara asmış’ gibi gelmesi normaldir. Fakat benim şu anda bin yaşında olduğumu düşünmesi tuhaf kaçıyor biraz. Hadi çocuklukta neyse de büyüyünce ‘psikoloji’nin yerini ‘matematik’in alması gerekmez mi?

*

Annemin de yöntemi aynı. Katiyen yıl, rakam falan yok. ‘Falanca olay olduğunda senin altını bağlıyordum daha’ diyor mesela.

İyi de anacığım bu bez bağlama hadisesinin beş yıl sürdüğü oluyor. Benim bezimden yola çıkınca hiçbir zaman doğruya ulaşamıyoruz tabii.

Papa’dan başlayıp lafı kendime kadar getirdim ya... Bravo bana!

*

Şu sıralarda meslektaşlarınla ilgili bir mesele var gündemde.

Başbakan Tayyip Erdoğan, bazı gazetecilerin randevu talebini geri çevirmesinin gerekçesi olarak, bu kişilerin gazeteci kimliğiyle gelip birtakım ihalelerle falan ilgili görüşme girişiminde bulunmalarını gösterdi. Ortalık hop oturup hop kalktı tabii... Bu gazetecilerin kimliğini açıklamasını istediler Başbakan’dan. Fakat Erdoğan’ın pek öyle bir niyeti yok gibi görünüyor.

Zaten Nez de açıklamıyor.

‘Nez de kim?’ diyeceksin... Son dönem komple sanatçılardan... Hem şarkı söylüyor hem dans ediyor.

Başbakan’la ilişkisine gelince... Bir ilişkisi yok. Onun aslında Davut Güloğlu’yla ilişkisi var. Onu da tanımazsın. O da son dönem popumtrak türkücülerimizden.

*

Şimdi Nez’le Güloğlu, geçenlerde birbirlerini ‘Ruh ikizim’ şeklinde tarif etmek suretiyle aşklarını ilan etmişlerdi. O güne kadar nasıl olup da ayrı hayatlar yaşadıklarına şaşarak falan... Fakat birkaç gün önce ayrı dünyaların insanı olduklarını anladılar.

Bunda bir tuhaflık yok aslında. Artık böyle. Pat! Ruh ikizisin, küt! Ayrı dünyaların insanı. ‘Pat’la ‘Küt’ün arası birkaç hafta, bilemedin birkaç ay sürüyor.

Uzatmayayım ayrılıktan sonra Nez, ‘Hayatı hakkında çok şey biliyorum, mesela evli olduğunu. Ama konuşmam. Konuşursam olay olur’ demiş.

İşte Başbakan’la buluştukları nokta bu!

Ser verip sır vermemek!

Fakat burada ‘ser’, yani kafa kendilerinin değil, gazetecilerin tamamının kafasıyla Güloğlu’nun kafası oluyor.

*

Şu iş bağlamak için randevu talep etme meselesinde aklıma takılan bir şey var. Tamam, varsa öyle gazeteciler, yaptıkları ayıptır da bu işler için başbakanlığın kapısını çalma geleneği nasıl, ne zaman oluşmuştur? Kapısında ‘Nalbur’ yazan bir yerden gidip çivi isteyenler olacaktır elbet. Yok orası ‘eczane’yse eğer kim yazıp asmıştır o ‘nalbur’ tabelasını?

Ellerinden öperim babacığım...

MIŞ-MUŞ

Turizm Bakanı Koç ‘Rus turistler sonradan zengin olmanın görgüsüzlüğüyle fazla para bırakıyor’ demiş.

Fakat ikbale ermenin görgüsüzlüğünün kimseye faydası yok tabii.

Kadın hakimin çantası makam odasından çalınmış.

Biri Bizimle Eğleniyor.

Erdoğan ‘Yeni Papa bir İtalyan olsun’ demiş.

‘Baba’sıyla ‘Papa’yı karıştırmış olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları