Aşkolsun Aliye!

AŞKOLSUN Aliye!

Yakıştı mı şimdi bu yaptığın iki çocuklu kadına?

Tamam, kocandan hiçbirimiz hazzetmiyoruz, onun üstüne hayatına başka bir erkeğin girmesine toplum olarak onay verdik ancak bu erkek olsa olsa Deniz olabilirdi!

Kudret nereden çıktı?

Üstelik adam evli.

Aman Yarabbim!

Sen o çocukları unut artık Aliye!

Kocan verse, biz vermeyiz velayetlerini sana!

***

Vallahi abartmıyorum, seyircinin durumu sahiden budur şimdi.

Herkesin bildiğini varsayarak direkt konuya girdim ama... Efendim, Aliye dizisinin Aliye’si Sanem Çelik, arabada erkek arkadaşıyla öpüşürken kameralara yakalandı. Hani İstanbul’un meşhur otopark-çay bahçesi mekánlarından birinde...

Nasıl yakalandı?

Diğer arabalardaki çayseverlerin ihbarıyla.

Hayranı oldukları Aliye’nin öpüşmesine dayanamamışlar!

Bakın burada ahlak konusunda ahkám kesecek değilim; Sanem Çelik’in yaptığı doğru mudur, değil midir, ahlaklı diye kime denir falan filan...

Benim bu olaydaki derdim "seyirci psikolojisi" denen şey daha ziyade... Hani Erol Taş’tan beri arpa boyu yol almayan...

Aslında ayıplamıyorum. Ben de şimdi Hırsız-Polis’in Çınar’ı Timuçin Esen’i birisiyle öpüşürken görsem bozulabilirim. İnsan kaptırıyor kendisini. Fakat kaç dakika sürer, "Vay, Mavi’nin üzerine ha!" deyip kameraları çağırır mıyım bilmiyorum.

Arabadakilerin yaptığı budur.

Erkeğin evli olduğunu bildiklerinden falan değil. Sokaktaki adamın tanıdığı biri değil çünkü. Yani işin içinde ahlak bekçiliği bir ölçüde var ama esas olan "Sanem Çelik-evli adam öpüşmesi" değil.

Esas olan Aliye.

Aliye öpüşemez, koklaşamaz!

Sanem Çelik "Kara Melek"ken yapsaydı bu işi mesele yoktu, yakışırdı!

***

Şimdi bu hafta, her zamanki gibi cinsiyetsiz olarak ortalıkta salınacak olan Aliye’ye "Yalancı! Öpüştün sen!" diye bağırabilir ekranbaşı teyzeleri.

Bakın bu özdeşleştirme hali çok masumane bir şeymiş gibi görünebilir ama neticede "namus temizliği"ne kadar gidiyor iş.

Nitekim Aliye rolü için Sanem Çelik’in yerine yeni bir isim aranmaya başlanmış internet sitelerinde.

Dizinin namusu temizlenecek!

Ama sorsanız namus cinayetlerine karşıdır hepsi. Sanki ikisi arasında çok büyük bir fark varmış gibi. Sanki iki bakış aynı zincirin iki halkası değilmiş gibi.

MIŞ-MUŞ

Abdullah Gül, ABD sürecinde gerçekleştirilen reformlar için "Sessiz devrim yaptık" demiş.

Aman bu iş alışkanlık yapmasın da...

*

Ev fiyatına şarap varmış.

Hatta denize karşı yudumlarsanız "deniz manzaralı" da oluyor.

*

Fakir erkek, şişman kadın seviyormuş.

E, elde yok avuçta yok, bari kadın ele gelsin!
Yazarın Tüm Yazıları