Aptallık

NEYSE... Bizim suçumuz değilmiş!

Aziz Nesin’e hak verenlerdenseniz... Hani yüzde 60’ımızın aptal olduğunu ifade etmişti... Etrafımıza bakıp "Adam haklıymış hakikaten" diyorsanız, hatta bazen Aziz Nesin’in aslında iyimser olduğunu düşünüyorsanız...

Pek de bozmayın moralinizi.

Aptal doğduk aptal öleceğiz diye bir şey yok!

Neticede vücudumuza yeterli miktarda çinkoyla demir aldık mı bakmışsınız cin gibiyiz!

Evet, Türkler, çinkoyla demir yönünden fakir tahılla beslendiklerinden, başta zeká geriliği olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıyaymış.

Yine gele gele beslenmeye geldik ki gelmeseydik şaşardım. Misal önünüzde gitmekte olan araç hatalı sollama yaptı diyelim. Ya da eşinizi "işbaşında" yakaladınız. Bilin ki suçlusu yanlış ya da eksik beslenmedir.

Tabii birdenbire "elma yemedi de ondan" denilmez ama zincirin halkaları sizi beslenmeye götürecektir, emin olun!

* * *

Gelelim yine aptallık konusuna.

Siz ne düşünürsünüz bilmem ama aslında millet olarak aptallıktan çok "karşıdakini aptal yerine koyma" hususunda bir nicelik arz ettiğimiz kanaatindeyim.

Açın önünüze bir gazeteyi... Her sayfada en az üç tane aptal yerine koymaya dayalı haber bulursunuz. Kurumlar kişileri, kişiler kurumları, kişilerle kişiler birbirini aptal yerine koymuştur.

Tartışmalarda biraz da laf olsun diye söylenen "Sen beni aptal mı sanıyorsun?" şeklindeki klişe soru aslında çok doğru bir tespitin ifadesidir.

Evet herkes birbirine aptal muamelesi yapmaktadır!

Bu muamelenin göstergesi olan televizyon programları bile vardır.

Bütün kış seyrettik. Bir sarışın, eski ama halá seksi yıldızımızın, adı "Sıradaki gelsin" olması gereken programda, huzurlarınızda yaşadığı aşkların kurgu falan değil "sahici aşk" olduğu iddia edildi mesela.

Halá da ediliyor. Sırası geçen áşıkların itirafına rağmen.

Yani ısrarcılar da aynı zamanda. "Yemedik" diyorsunuz, "Yersin, yersin" diyorlar.

Hayır, madem her şey sahiciydi... Allah’ın müebbet seksapel bahşettiği bu yıldızımız, her katıldığı televizyon programında, koltuğa oturur oturmaz "Çok güzel bakıyorsun bana" dediği gibi bir güzel cümle kuramaz mıydı o kendini paralayan "áşıklar"dan birine? İlaç için?

* * *

Bakın ben bile şu anda sanki hiç bilinmeyen, kimsenin aklına hayaline gelmeyecek bir konuya parmak basıyormuşum gibi yapmak suretiyle sizi aptal yerine koymaya kalkıyorum.

İçimize işlemiş. Böyle geçiniyoruz.

MIŞ-MUŞ

Bodrum’da birçok belediyecinin rüşvet zengini olduğu ortaya çıkmış.

Biz onları "bina zenginliği"nden biliyorduk zaten.

Petek Dinçöz, "Petek Bebek" ismiyle bebek üretecekmiş.

Bir yandan da "doğal üretim" sürüyor. Ortalık habire elbise değiştiren "bebekler"le dolu.

Doktorlar İstanbul’a mecburi hizmetle gelecekmiş.

Düne kadar İstanbul’da yaşayandan ek vergi alınması düşünülüyordu; hangisidir İstanbul?
Yazarın Tüm Yazıları