LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sevgili hemşerilerim, siz hala "annenizin kavgası"nı mı ediyorsunuz?
Evde, ev haliyle...
Ağzınızdan çıkanın kayda geçmediği...
Dinleyicisi olmayan...
Hakemi de...
Bi reklam arası verip bi bardak su içmediğiniz.
Böyle Nuh Nebi’den kalma kavgalar öyle mi?
Oysa makyözler makyajınızı yapacaklar, sponsorlar giydirip kuşatacaklar...
Dekorlar, ışıklar, kameralar...
Konuklar...
4, 3, 2, 1...
Başlayacaksınız kavgaya.
Bir derdiniz vardır elbet, dertsiz insan olmaz.
Kocanızla/karınızla probleminiz...
Veya annenizle, oğlunuzla...
Vardır elbet.
Siz bu ülkenin evladı değil misiniz arkadaşlar?
E, o halde koşacaksınız televizyona!
"Abla"nıza anlatacaksınız.
Abla çok.
Seçip beğenin.
Dört duvar arasında kavga etmek çok demode.
Çağ dışı adeta.
Her şeyi bir kenara bırakın, anılarınızın belgesi olsun istemez misiniz?
İleride çocuklarınıza göstermek?
"Bak yavrucuğum, bu, babanla yüzde 65 izlenme payı aldığımız kavgamız"
Çocuklar övüneceklerdir büyük ihtimalle.
****
Bakın bugün kavga ediyor olmanız da şart değil.
Hatta eşinizden yıllar önce boşanmış bile olabilirsiniz. Fırsatı kaçırmış olmuyorsunuz.
Bu durumda bile koşabilirsiniz stüdyoya...
"10 yıl önce boşandığım eşim 20 yıl önce saçımı çekmişti"
Eğer eşiniz Hakk’ın rahmetine kavuşmadıysa onu da bulur getirirler. O saç çekme hadisesinin hesabını sorarsınız.
İçinizde kalmasın.
Hem bir nevi "nostalji" yapmış olursunuz. Ekranlar herkese açık.
Yeter ki edecek kavganız olsun.
Du bakalım nereye varacak bunun sonu... Türk Sineması’nda bir dönem seks furyası vardı, bir tek "normal" film çekilmiyordu. Geldi geçti.
Bu da geçer bakarsınız.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları