Deniz Baykal da onlardan önce Bülent Ecevit’e "Kalk kucaklaşalım" demişti zaten.
Şimdi bütün bunlar ne için?
Gerçi memleketi kurtarmak için olduğunu biliyorum da anlamadığım bunu nasıl yapacaklar.
Zira daha önce hepsi ülke sorunları üstüne söz sahibiydi. Fakat o günlerde hiçbirimizin "Memleket hakikaten güllük gülistanlık, yani işler yolunda olursa bu kadar olur" dediğimizi hatırlamıyorum.
E, şimdi nasıl olacak?
"Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diyorlarsa "Aman kalsın o zaman!" diye haykırmak geliyor insanın içinden.
Fakat dediğim gibi, benim aklım ermez.
Belki de her şeyin bir zamanı vardır.
O zaman işte bu zamandır.
Tam zamanıdır yani.
Fakat bitmek bilmeyen hırsların tutunacak bir dal bulmasının "tam zamanı" da olabilir tabii.
***
Kimilerinin hırsının sonu olmadığı gibi benim de aklımın ermemesinin sonu yok.
Mesela...
Şimdi bu kurtarıcılar nasıl bir formülle hangi çatı altında, ne türlü bir oluşumla, ne gibi adımlar atarak yapacaklar bu işi?
Birbirlerini gazeteler eşliğinde ziyaretlerin sonu nereye varacak?
Ortak bir dilekçeye imza mı atacaklar, yoksa parti mi kuracaklar.
Parti kurmak kolay mı?
Aslında kolaydır da bunlar zamanında cenazeler dışında zinhar bir araya gelmezken cenazelerde de zinhar selamlaşmazken şimdi nasıl aynı partide birleşecekler?
Memleket için kişesel hırslar feda mı edilecek?
Yoksa tam tersine yeni hırslar için kin, nefret, prensip, inat, şu bu ne varsa hepsi bir kenara mı itilecek?
Bakın dönüp dolaşıp hırsa geldim yine.
Benim de aklım bir tek buna eriyor galiba.
***
Fakat bütün bu olanlar içerisinde iki şey hakikaten gözlerimi yaşarttı.
Birincisi, Deniz Baykal’ın, Bülent Ecevit için açılan deftere "Kalk kucaklaşalım" yazması.
"Gözüm yaşardı" derken, yanlış anlamayın, gülmekten gözümden yaş geldi.
İkincisi, Rahşan Ecevit’in en acılı zamanda memleket aşkıyla yollara düşmesi.
Belki Bülent Ecevit bir ara "Rahşan, kucaklaşmak isteyenler var; ben demek sen demek, bizahmet kucaklaşıver hepsiyle" dedi.
Ya da "Burada boş boş oturacağına kalk toparla şu memleketi!"
Bilmiyorum artık.
MIŞ-MUŞ
Türkiye’ye yerleşmeye karar veren turist, Manavgat Şelalesi’ndeki tüp patlamasında hayatını kaybetmiş.
E öyle bir karar var idiyse zaten ölümü göze almış demektir.
*
Aysu Baceoğlu "En masum manken benim" demiş.
"En ince"yi, "En uzun"u falan biliyorduk da ihtiyaç hasıl oldu yeni bir kategori oluşturuldu demek!
*
Kendisine yarış atı hediye edilen Sibel Can "2 yıl sonra Gazi Koşusu benimdir" demiş.