Ahmet Hakan’a...

ÖNCE şunu söyleyeyim, ben Ahmet Hakan’ı sevenlerdenim.

Ta İskele Sancak’tan beri.

Hiçbir döneminde kendisinden gıcık kapmışlığım yoktur.

Köşesini de "iş icabı" değil, "Ahmet Hakan’ın okuru" olma sıfatıyla okurum.

Yazılarındaki akıcılığı ve akılcılığı beğenirim.

Açık ve net oluşunu severim.

Gözlemlerine ve tespitlerine güvenirim.

Ama bunları "’geçirme’ öncesi gönül alma" maksadıyla söylemiyorum. Hepsi gerçek, samimi düşüncelerim.

Zaten yapacağım şey de "geçirme" değil.

"Abla nasihati"
desem çok mu laubali olur, bilmiyorum ama...

* * *

Sevgili Ahmet Hakan,

Bir süredir gönül ilişkilerin konusunda basında yer alan haberler üzerine, biraz da bu piyasanın "kadın-erkek ilişkilerinden sorumlu kalemlerinden biri" olarak, iki çift laf da ben edeyim dedim.

Aslında hiçbirimizin üstüne vazife değil.

Fakat kadınların hepsi ünlü olunca, üstelik hepsi bir seneye sıkışınca, insan haddi olsun olmasın "Yoksa ortada bir ’sonradan görme’ durumu mu var?" diye düşünmeden edemiyor.

Öyle ya... "Sonradan görülen şeyler"in illa parayla pulla alınır satılır olması şart değil. Aşk, özgürlük, kadın, erkek... Bir sürü şey listeye dahil edilebilir.

Şu sonuncusunu en yakın arkadaşın ifşa etmiş olmasaydı ben hiçbirine inanmıyordum aslında.

Çünkü adının beraber anıldığı kadınların en çılgınının bile hep uzun ilişkilerini duymuştuk bugüne kadar. Hani öyle "ateş almaya uğranacak kadın" intibaı vermiş değildi hiçbiri. Gerçi kimseyi kefil olacak kadar tanımıyoruz ya...

Fakat sonuncusunun "emin bir yerden" duyulması, ötekilerin de gerçek olduğunu düşündürüyor şimdi.

Ve bir köşe yazarı olarak sen de takdir edersin ki yorum yapmadan durulmuyor Ahmet’cim.

* * *

Ortada üç ihtimal var bana göre.

Birincisi, ilişki, iki tarafın iyi niyetiyle başlıyor...

"Hah! Budur!" deniyor.

Sonra... Sonra hevesler kursaklarda kalıyor.

Bu durumda, inşallah, hani aradığımız bir şeyi her zaman baktığımız en son yerde bulmamız gibi, Türkiye’deki bütün ünlü kadınlara "bakmak" durumunda kalmazsın.

İkincisi, kendi kendinle iddiaya girdin, eline de bir "zor" listesi aldın, başardığının üstünü çizip devam ediyorsun.

Üçüncüsü, kadınları yanlış tanımışız, sana atfedilen şeyi onlar yapıyorlar aslında. Yani "öteki taraftan gelen erkek nasıl oluyor" diye bir merak var, hepsi sırada...

Birinci ihtimal için diyeceğimi dedim. Ötekiler içinse "ayıptır" desem... Şöyle söyleyeyim, Abidin’in mutluluğun resmini çizemediği gibi biz de "ayıp"ın tarifini yapamayız. Hele bu devirde...

Ve kimbilir ne zevklidir "merakları gidermek", listelerle gezmek.

Dünyanın sonuna doğru yol alırken "Vazgeçin arkadaşlar!" desem, kim takar?

Bana ne üstelik!

"Dar vakitlerde ünlü kadınlar" bahis konusu olmasaydı bu kadar da bulaşmazdım vallahi.

Fakat madem bir işe soyundum, bir de "abla nasihati" dedim, şu kadarını söyleyeyim bari...

Ahmet’cim,

Reha Muhtar’dan izin aldın mı sen?

Bu piyasada "ünlü kadınlarla yüzeysel ilişki"nin patenti ona aittir biliyorsun.

MIŞ-MUŞ

Bir gemi dolusu Fashion TV güzeli Bodrum’a gelmiş.Tevekkeli Bodrum’a giden uçaklarda yer yok!

Azra Akın, gece vakti Bebek sokaklarında sevgilisini kovalamış.Kovalayana değil kovalatana bakacaksınız.
Yazarın Tüm Yazıları