Ahmet Altan vakası

............ seven Ahmet Altan'ı rahat bıraksın!

Nokta nokta olan yeri siz kendinize göre doldurun artık. ‘‘Allah'ını’’ olabilir, ‘‘Felsefeyi’’, ‘‘Edebiyatı’’ olabilir; ‘‘Ahmet Altan’’ı da olabilir.

Teşbihte hata olmazmış, ayının yavrusunu severken boğması gibi kadın kısmı olarak neredeyse öldüreceğiz Ahmet Altan'ı.

Ama o da aranıyor biraz.

‘‘Memelerini aklınla birlikte özledim’’ derse biz de galeyana geliriz tabii. Geldik nitekim. Onu boğmasak, kendimizi jiletle doğrayacağız.

* * *

Madem kadınları iyice tanımaya niyetli; benim de bir yardımım dokunsun, bir miktar bilgilendireyim kendisini.

Ahmet Bey!

Kadın kısmı çok coşturulmaya gelmez. Özellikle medyadakiler. Başınızı alamazsınız. Eline teybini alan, ‘‘E daha daha nesi var kadınların?’’ diye peşinize düşer ki, yüz kere bin kere anlatsanız doymazlar.

Röportaj yapamayan makale yazar.

‘‘Ahmet Altan Gerçeği’’.

‘‘Ahmet Altan'ı Anlamak’’.

‘‘Ahmet Altan Vakası’’.

‘‘Ahmet Altan'ın Kadınları’’...

‘‘Ahmet Altan'ın Ebesinin Örekesi’’
ne kadar gider bu iş. Bilmeyenler için hemen bir açıklama yapıyorum; öreke, yün, keten gibi şeylerin eğirilirken tutturulduğu bir ucu çatal değnektir.

‘‘Neden gider?’’ derseniz, biz kalabalığız, siz ise teksiniz, başka Ahmet Altan yok; haliyle suyunu çıkarmak durumundayız.

* * *

Yalnız dikkat ediyorum, Ahmet Altan'dan rahatsız olan erkekler var. Kıskanıyorlar. Nazar değdirecekler diye korkuyorum.

‘‘Nazar etme ne olur,

Yaz, konuş senin de olur.’’

Ben diyorum bunu. Ahmet Altan söylemez böyle şeyler.

Çok mu zor kadınların lehine iki laf etmek? Sen her gün köşende Rana'yı öldürmek için yaptığın planları anlat; ondan sonra ‘‘Kadınlar beni değil, onu beğeniyorlar’’ diye Ahmet Altan'a gıcık ol.

Ahmet Altan'ın suçu ne?

Sen de sev bizi, sevelim seni.

Gir gizemimize canımızı ye.

* * *

Şimdi biraz ciddi olalım.

Gerçek bir Ahmet Altan okuru olarak, Ahmet Altan'a diyeceklerim var.

‘‘Gerçek’’ sözcüğünün altını çiziyorum.

Zira sırf moda diye son günlerde okuru olmadım, ta gazetedeki köşesinden beri takip ediyorum ve seviyorum.

Zira, ‘‘Geceyarısı Şarkıları’’ çıktığı günden beri başucumda durmaya devam ediyor.

Zira Aktüel'deki yazılarını okumaya doyamadığım için kesip saklıyorum; kadınlara dair olup olmadığına bakmaksızın...

Ve diyeceklerimi demeye hakkım olduğunu düşünüyorum.

* * *

Sevgili Ahmet Altan.

Sizin ‘‘Aşk ve Kadın Profesörü’’ olarak tanımlanmanız hiç hoşuma gitmiyor. Aşkı ve kadınları küçümsediğimden değil, sizin ilgi alanınızın kadınların gölgesinde kalmayacak kadar geniş olduğunu bildiğimden.

İlla bir profesörlük verilecekse, ‘‘Yaşam Profesörü’’ denmesini tercih ederim.

Gözünüzü seveyim bir müddet kadınlar hakkında konuşmayın. Sizi televoleleştirmelerine razı olmayın.

Bazı çok bilmiş kadınların, mal bulmuş Mağribi gibi başınıza üşüşüp sizi ‘‘aşk ve kadın’’ hücresine hapsetmelerine izin vermeyin.

Lütfen.

Ama ‘‘Satış her şeydir’’ diyorsanız siz bilirsiniz.


MIŞ MUŞ


Ceviz de fındık gibi aganigiymiş.

Kayısı, fındığa rakip çıkmış.

Doğa kriko gibi.

Dışkı ve idrar tahlili yapan klozet piyasaya sürülmüş.

Sırada yaylarının arasında hazır partner bulunan yataklar var.

Boşanmanın geni bulunmuş.

Kadın kısmı artık falcı yerine gencilerin kapısını aşındıracak.

Halk, Kemal Derviş'i tatlı ve yakışıklı buluyormuş.

O halde IMF'ye ‘‘3.2 milyar dolar isteriz’’ diyeceğine, televizyonda ‘‘Kim 500 Milyar İster?’’ desin.
Yazarın Tüm Yazıları