Bir hemcinsim bu tezimi ispat için elinden geleni yapmış eksik olmasın.
Yiyeceklerine her gün biraz biraz kattığı fare zehiriyle yavaş yavaş öldürmeye kalkmış kocasını.
Zira başka birine áşık olmuş.
‘‘Aşk sen nelere kadirsin’’ diyeceğim ama uygun düşmeyecek şimdi.
Be kadın, git mahkemeye boşan!
Mahkeme telaşesiyle cenazeninkini yan yana koydu, lokma mevlit işi daha kolayına geldi zahir. ‘‘Konu komşu elbirliğiyle hallederiz’’ demiştir.
Aldatılan kadının neler yapabileceğine çok tanık olmuştuk da, aldatan kadının sınırları hakkında pek bilgimiz yoktu.
Allah erkekleri korusun. Öyle efendi efendi otururken bile başları belada gördüğünüz gibi.
Dediğim gibi, kadının fendine erilmez.
Erkek kısmı aldatır, hiçbir şey olmamış gibi eve gelir, paşa paşa oturur.
Kadın kısmını ise aldatmak kesmiyor demek ki, içine bir de cinayet katmaya kalkıyor.
Adrenalin manyağıyız vallahi.
Doktorlu yazı dizileri
Türküm, doğruyum, gazete okuruyum.
Yasam, doktorlu yazı dizilerini takip etmek, sağlığımı korumaktır.
Ülküm bu dünyaya kazık kakmaktır.
Varlığım varlığıma armağan olsun!
Olsun olmasına da çözemediğim birkaç husus var.
Seks konusu mesela...
Düzenli seks sağlığa çok yararlıymış ancak eşle yapıldığı zaman...
Düzenli ve de heyecansız seks yapacak bir eşi olmayanların durumu ne olacak?
Göz göre göre gidecek miyiz?
Hem de ev Toprak Mahsulleri Ofisi'nin deposuna dönmüşken...
Kim ne tavsiye ettiyse aldım yığdım eve.
Bakliyat, nebatat, baharat...
Fakat ne yazık ki düzen farkından dolayı ülkümden olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktayım. Salatalara keten tohumu serpişim nafile bir çabadan ibaret demek.
Öyle kolay iş değil hayatta uzun uzun kalmak.
Birini tuttursanız öteki uymuyor. Hamburgerden yırtsam, sigaradan yırtamıyorum.
Bazılarından da geç haberimiz oldu. Tereyağı ve katı yağlar 12 yaşından itibaren alınmayacakmış mesela. Ayol insan biz bu yaşa geldikten sonra mı söyler bunu?
Ben ne edeyim şimdi vücudumun muhtelif yerlerinde biriktirdiğim tereyağını?
Sonra birtakım çelişkiler var...
‘‘Kırmızı şarap (günde yalnızca 2 kadeh) sık sık tüketilmeli.’’
Aynen böyle yazıyor.
Birkaç satır aşağıda ise,
‘‘İçki mümkünse içilmeyecek, en fazla iki günde bir duble olabilir’’ deniyor.
Şimdi günde 2 kadeh şarap içecek miyiz içmeyecek miyiz?
İçeceksek buradan hemen mekánına içki ruhsatı alamayanlara şarabın içkiden sayılmadığı müjdesini vereyim.
Neyse...
Günde iki kadeh şarap üstüne iki günde bir de bir duble rakı... Sigaranınsa bir nefesi bile yasak.
Bakın burada bile ayrımcılık var farkındaysanız. Doktorlar içkicilere torpil yapıyorlar. Sigara tiryakilerini kollayan yok.
Ben de sizin tezinizi çürütmez miyim...
Petek’in saçları
Geçen hafta Hülya'nın kilolarına parmak basmıştım, bu hafta parmağımı Petek'in saçlarına basayım diyorum.
Petek güzel kız Allah için... Yani gün be gün güzelleşmesini gözümüzle seyrettik. Barbi bebek gibi oldu.
Yeri gelmişken, neden burun ve dudak defosuyla doğuyoruz acaba? Neden fındık değil de salatalık kıvamında burunlarımız?
Belki de ‘‘burun’’ denen şey budur. Fındık yolundaki çalışmalar abesle iştigal etmektir belki de.
Her neyse...
Petek güzel kız hakikaten. Fakat bütün o yaştaki çocuklar gibi, ‘‘kadın’’ olmak istiyor o da.
Oldu nitekim.
Saçlarını sarıya boyattığı gün 35 yaşında oldu. Takma kirpikleriyle, plastik boya kartelası gibi makyajıyla 40'ı bile buldu.
Neyse ki Türkán Şoray çıkmış karşısına. Onun tavsiyesiyle saçlarını koyulaştırmış. Aman bir sevindim görünce... ‘‘Kıbrıs'a çare bulundu’’ deseler bu kadar sevinmezdim. İnanmazdım zira.
Şimdi Türkán Şoray'dan bir ricam olacak...
Dünyanın en güzel kadını!
Petek'i bir daha görürseniz lütfen deyiniz ki, ‘‘A kızım! Senin yanakların şimdi şeftali gibidir, fondötenle örtmeye kalkma o bebek tenini. 35'ten sonra istersen sıvacı tutup sıvattırırsın.’’
Gerçi ben de kızcağızı hep kliplerde görüyorum. Belki çekimler dışında doğal haliyle geziyordur.
Ne bileyim işte... Kadınların 35 yaşa takmasına taktım ben de.
20'likler de 35 görünme çabasında, 60'lıklar da... Kimse yaşını istemiyor.
MIŞ-MUŞ
Baykal, Erdoğan'ın başkanlık sistemi önerisi için ‘‘Haddinizi bilin’’ demiş.
Baykal had tayini yaptı: Başbakanlığa kadar.
Bayındırlık ve İskan Bakanı 23 Nisan töreni boyunca sakız çiğnemiş.
Çocuk Bayramı ya...
Milli Eğitim Bakanı Çelik, ‘‘ÖSS sistemi rezillik’’ demiş.
Biz ne yapalım? Sanki çeyizimizde getirdik ÖSS sistemini.
Çay bağışıklık sistemini güçlendiriyormuş.
Siz yine de temkinli olun; bu yarar zarar durumları gün aşırı değişir, biliyorsunuz.
Kastelli, ‘‘Banka batırdılar, lüks içinde yaşıyorlar’’ demiş.
Bak şu konuşana!
Gül, ‘‘Eşimle gittiğim yer var gitmediğim yer var’’ demiş.
Görünen o ki, bundan böyle eşinizle bir tek baldızınıza misafirliğe gidebileceksiniz.