Orada burada tartışılırken görüyorum ki çoğunluk, erkeğin "karda yürüyüp izini belli etmemesi" taraftarı.
Aldatan tarafın bu arzu içerisinde olmasını anlarım da aldatılan kadının da tercihinin bu olması biraz tuhaf kaçıyor. Neredeyse erkeğin bir meziyeti olarak görecekler bunu hatta.
Belki kocasına, "Bak falanca ne güzel karısına hiç belli etmedi, sen gözüme soktun!" diye sitem eden bile vardır, olabilir yani.
Geçenlerde bir manken, uzatılan mikrofona Hüsnü Şenlendirici’yi kastederek "Erkek olan çaktırmadan yapar" mealinde bir şeyler söylüyordu.
Öğrenmek işine gelmiyor kadının.
Rahatı kaçacak tabii, düzeni bozulacak...
İlişkinin duyulmasıyla erkek bir tercih yapmak zorunda kalacak ve belki de öteki tarafı seçecek...
Bir yandan da bir nevi "mahalle baskısı" oluşacak, "gururlu kadın" olup boşanması yönünde...
Falan filan.
Onun için "mümkünse haberim olmasın" diyor.
* * *
Benim içinse aldattığını "saklayamayan" erkek makbul erkektir.
Yüzüne gözüne bulaştıran...
Çünkü aldatmayı iş edinmemiştir.
Sahiden áşık olmuştur.
Başına "bir iş" gelmiştir... Beklemediği, hazırlıklı olmadığı...
Aldatmanın profesyoneli değildir, dolayısıyla zulada hazır stratejisi yoktur.
Kendimi "birinci kadın"ın yerine koyuyorum...
Evet, saklayamayan erkeği tercih ederdim.
"Enayi yerine konulma hali" ne kadar kısa sürerse o kadar iyi.
İdare edilmek... I-ıh.
"İkinci kadın" için zaten sevgilinin acemi olması yemeyip de yanında yatılacak bir durumdur.
Hüsnü Şenlendirici’yi acemilikle suçlayanlar var. Evet, suçluyorlar adeta. Herkes gibi saman altından su yürütmeyi beceremediği için.
Benimse alnından öpesim geliyor.
Acemi olduğu için...
Bocaladığı için...
İki kadını idare etme yoluna gitmeyip boşanmayı seçtiği için...
Ama bunu yaparken kimseyi incitmemeye çalıştığı için...
On üç seneye pat diye arkasını dönemediği için...
Eski günlerin anısına saygı duyduğu için...
İşler sarpa sarınca sevgilisini terk etmediği için...
Duygusal adam olduğu için...
Evet, gazetecilere saldırması bile duygularıyla yaşayan biri olmasından bence. "Siyasetçi" olsaydı yapmazdı bunu.
Kısaca...
"Yapsın ama bana hissettirmesin" diyen kadını anlayamıyorum.
"Yapan ve hissettirmeyen" erkeği sevmiyorum.
MIŞ-MUŞ
Greyfurt suyu öldürebilirmiş, bitkisel ilaçların hiçbir faydası yokmuş.Bu konuda "Bırakalım dağınık kalsın" kıvamına geldik artık.
500 bin yıllık kafatasımız olmuş.E, kafalarımız da pek yeni sayılmaz.
Kaddafi resmi ziyaret için gideceği Paris’e çadır kuracakmış.Köyden bulgurunu, biberini getiren adamı kimse ayıplamasın.
Fatih Terim’in maaşı Meclis’te tartışılmış.Aslında başka derdimiz kalmadığı için şükretmek lazım belki de!