3 dakika 7 saniye

Ve netice...

Sadece 3 dakika 7 saniye.

Hollanda’da bir üniversitenin yapmış olduğu araştırmaya göre Türk erkeklerinin sevişmesi başından sonuna 3 dakika 7 saniye sürüyormuş.

Aslında ilaveten söylenecek bir şey yok.

Tıpkı futbol maçlarındaki gibi. Orada da fuzuli oluyor.

‘Bizim takım daha iyi oynadı.’

‘Yüreğini koydu maça!’

‘Rakibine göre daha rahattı.’

‘Maç adeta karşı takımın yarı sahasında oynandı.’

‘Kaleci çok önemli kurtarışlar yaptı.’

‘Defalarca pozisyon yakaladık.’

‘Sahada koşan taraf bizimkiydi.’

İyi güzel de...

‘Netice?’ diye sorarlar adama...

Ama biz erkeklerimize sormayacağız yine de.

Anlatıp dursunlar...

Neticeyi kalbimize gömeceğiz.

3 dakika 7 saniye.

Şükredeceğiz hatta. Beterin beteri var. Üç dakika en küçük zaman dilimi değil en azından.

Yorum Allah’ın emri

Gün geçmiyor ki gazetelerde bir araştırma neticesi yayımlanmasın.

Bunların uluslararası olanlarında çoğunlukla değerlendirmeye alınmıyoruz gerçi ama alındığımızda mutlaka ilk sıralardayız.

Bunu böyle ifade edince iyi bir şeymiş gibi görünse de araştırmalar misal, ‘Havası en kirli şehirler’ ya da ‘Trafik kazalarının en yüksek olduğu ülkeler’ şeklinde olduğundan...

Lafı şuraya getireceğim; araştırmadan duramayanlar bir de şu ‘yorum yapma’ meselesine eğilseler evvelallah yine ilk sıralardan biri bizimdir.

Birimizin de bir konuda bir araba dolusu laf edecek kadar fikri olmasın... Görülmüş şey değil.

Birimizi aşsa bir mesele...

Birimizin ağzından ‘Pek anlamam’ diye bir laf çıksa... Gerçi var diyen, ama araya araya bir ‘ama’ sıkıştırdıktan sonra bakmışsınız on beş sayfa anlatmış.

Fakat buna razıyız. Bazen ‘hiç anlamayan’ ‘çok anlayan’dan daha iyi yorum getirebiliyor olaylara.

Esas vahim olan birbirimizin gıyabında yaptıklarımız.

Birinin bir yerde adı geçmeye görsün...

Sevgilisiyle ilişkisini...

İşini gücünü...

Fiziğini, kimyasını...

Yorumlayacağız illaki.

Ve de mutlaka olumsuz olacak bunların hepsi.

Hadi ‘dost acı söyler’ diyelim... Gerçi dost arkadan söylemez ama... Adı geçeni az tanıyanın da geri kalmaması enteresan oluyor. ‘Bilmem, tanımam pek’ diyeni duymadım daha.

Kişi ağzıyla kuş tutmuş biriyse eğer, hiç olmazsa‘Kıçı yassı’ gibi bir şey söylenir.

Hiçbir şey bulunamazsa ‘Çok şişmanlamış’ vardır imdada yetişen.

Yorum Allah’ın emri adeta!

MIŞ-MUŞ

İngiltere’de yapılan bir araştırma, günlük kahkaha oranının 50 yıl öncesine göre üç kat azaldığını ortaya koymuş.

Bizse istikrarı koruyoruz. 50 yıl önce de 50 yıl sonra da sıfır kahkaha.

Türkiye’de okul öncesi eğitim zayıfmış.

Anneannelerden, babaannelerden alınan ‘çok bilmişlik’ ne oluyor?

Kadınların ilacı egzersizmiş.

Fakat çene jimnastiğinden aşağı inen az.

Baykal ‘Hükümet ne laf dinliyor ne söz’ demiş.

Bir de ikisi arasındaki farkı açıklasaydı...

Kansere neden olduğu söylenen saç boyaları masum çıkmış.

Gerçi biz zaten ‘Kim korkar hain kurttan’ durumundaydık.
Yazarın Tüm Yazıları