Antalya’daki otel macerasının horlama kısmına girmeyeceğim; ben eski karı-kocanın aynı odada kalmalarıyla ilgiliyim daha çok. Bunun üstünde pek durulmadı nedense.
Aslında konu sevgili arkadaşlarım da değil. Onlar sadece bir örnek. Konu, dünya kurulduğu gün başlamış ve o gün bugündür sürmekte olan ‘1. Dünya Kadınlar Savaşı’.Hülya Avşar hepimiz gibi bir savaşçı sadece. Fakat şöhreti nedeniyle onun kahramanlıkları da, yenilgileri de ortada.
Bu arada bir süre önce bu köşede Hülya için etmiş olduğum lafları da geri almalıyım. ‘Aldatılan kadının alışılmış tepkilerinden hiçbirini vermedi, hiç olmazsa saçının rengini değiştirseydi’ gibi bir şeyler söylemiştim hatırlarsanız.
Meğer durum öyle değilmiş.
Kavgalar, öteki kadını tehdit etmeler, aniden kendine bakar olmalar falan sıradan kadınların işiymiş. Akıllı kadın daha üst düzeyde tepkiler verirmiş meğer.
Biz, boşanarak noktayı koydu zannediyorduk di mi?
Meğer virgülmüş o koyduğu şey.
Diyeceğim şu:
Antalya’daki o otel odasında, sırf minik Zehra’nın gönlü olsun diye mi beraber kalındığını düşünüyorsunuz?
Ben, orada bir kadın savaşçının düşmana karşı gerçekleştirdiği önemli bir saldırının kokusunu alıyorum.
Zafer kazanılmış mıdır neticede, onu bilmiyoruz yalnız. Karşı taraftan hiç ses çıkmadığından... Bir ayrılma söz konusu olsaydı duyardık herhalde. Fakat nihai bir başarıdan söz edilemese bile, bir çatırdamaya sebep olunmuştur mutlaka.
Yani her şeyin hemen oracıkta gelişiverdiğine inanmak zor. Kimbilir kaç aşamalı bir savaş stratejisi vardı önceden hazırlanmış olan...
Bakalım bundan sonraki hamle ne olacak. Şu anda bir geri çekilme var gibi duruyor. Ama yeni taktikler üzerinde çalışmalar yapılıyordur büyük ihtimalle.
***
Netice olarak iyi ki dünyada kadın cinsi var. Ortalık şenleniyor sayemizde.
Erkeklere kalsa... Pek kuru, pek tatsızlar. En mücadelecisi tabancayı çekip vuruyor karşı tarafı. Yaratıcılık sıfır yani.
Zekáları mı yetmiyordur nedir...
Ben entrika çeviren erkek olarak en son Dallas dizisinde JR’ı görmüştüm. Halbuki övünmek gibi olmasın ama bizim en sıradanımız bile JR’ı cebinden çıkarır.
MIŞ-MUŞ
Adalet Bakanı Çiçek, Van Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı’nın cezaevinde çamaşır asması için verilen iple intihar etmesiyle ilgili ‘İp olmasa çarşaf var’ demiş.
*
İyi ki ‘Zaten intiharı kafasına koymuştu, hiç olmazsa bu hususta zorluk çıkarmadık’ demedi.
İlaç satışları düşüyormuş.
Erdoğan ‘Sayemizde vatandaşın sağlığı düzeldi’ şeklinde yorumlar şimdi bunu.