ANAYASA Mahkemesi'nin son dönemde sosyal güvenlik kanunları ile ilgili önemli sayılabilecek iptal kararları aldığına tanık olmaktayız.
Bu husus sosyal güvenlik kanunlarımızın eski kanunlar olmaları, sosyal ve ekonomik alandaki değişimi zaman içinde kavramaktan uzak kalmalarıyla açıklanabilir. İnsan ihtiyaçlarının gittikçe çeşitlenerek artmasının da bunda önemli rolü olduğunu söyleyebiliriz. Anayasa Mahkemesinin 506 sayılı SSK ile ilgili bu iki kararı ve sonuçları aşağıda açıklanmıştır.Ağır sanayi işçilerine erken emeklilik506 sayılı Kanun'un ek 5 ve ek 6. maddelerine göre belli işyerlerinde belli işleri yapanlara her 360 günlük çalışmaları karşılığında ayrıca 90 gün daha ilave sigortalılık süresi verilmektedir. Uygulama da buna itibari hizmet süresi denilmektedir. Kanundaki (506/ek5) "azotlu gübre ve şeker sanayinde" ifadesi Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilince ortaya şöyle bir sonuç çıkmıştır. Eskiden aşağıdaki işlerde çalışanlar, sadece bu işlerin "azotlu gübre ve şeker sanayinde" olması durumunda itibari hizmet süresinden yararlanırlarken artık TÜM fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanların içinden sadece;1- Çelik, demir ve tunç döküm işinde,2- Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde,3- Patlayıcı maddeler yapılmasında,4- Kaynak işlerinde, çalışanlara her 360 günlerine karşılık 90 gün sigortalılık süresi eklenecektir.Ancak belirtelim ki, bu işlerde çalışanlar geriye doğru bu haklardan yararlanamayacaklardır. Anayasa Mahkemesi'nin kararı 27 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren, bu iş ve işyerlerinde en az 3600 gün çalışması olanlar ayrıca her 360 gün için 90 gün itibari hizmet süresi kazanacaklardır. Belirtelim ki, bu itibari hizmet süreleri de sigortalılık süresine eklenecektir.İş kazasında işverenin sorumluluğuİşçinin iş kazasına uğraması durumunda Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) gerekli tüm sosyal sigorta yardımlarını yapar. Başta sağlık yardımı olmak üzere, çalışamayan sigortalıya geçici olarak ödenek verebileceği gibi, sürekli çalışamaz duruma düşer ise "gelir" de bağlar. Eğer işçi kaza da ölür ise bu sefer de geride kalan hak sahiplerine "gelir" bağlanır. Ancak, bu yardımları yapan Kurum şunu da araştırır; iş kazasının meydana gelmesinde işverenin kusuru var ise yaptığı giderleri ona ödettirmeye çalışır. Bunun için de rücu davası açar. İşverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı yada suç sayılabilir bir hareketi sonucu iş kazası ve meslek hastalığının meydana geldiğinin tespit edilmesi halinde Kurumca işverene yönelinir.İşverenin ödeyeceği tutarın üst sınırıGeçmiş dönemde iş kazasının meydana gelmesinde işverenin sorumlu sayılması durumunda, 506 sayılı Kanun'un 26. maddesinde yer alan "sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebileceği miktarla sınırlı olmak üzere" bölümü, anılan sorumluluğun kapsamının belirlenmesinde, sigortalıya bağlanan gelirlerde, kanun, kararname ve katsayı değişikliği nedeni ile yapılacak artışların da işverenden istenebilmesini olanaklı kılmaktaydı. Ancak, sözkonusu kanun hükmünün yukarıda belirtilen bölümü Anayasa Mahkemesi'nin 21 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile iptal edilmiştir.İptal gerekçesiAnayasa Mahkemesi özetle, kanuna uymayan eylem sonucunda hukuksal yaptırıma maruz kalan ve bunun sonucu olarak da bağlanan gelirin sermaye değerini Kurum'a ödeyen ve böylece ilgi ve ilişkisi kesilen işverenin, kanunla bağlanan gelirlerde yapılacak artışlardan ve bu artışların peşin sermaye değerlerinden sorumlu tutularak dava tehdidi altında bulundurulması, sosyal güvenlik kuruluşlarına ait olması gereken risklerin işverene yükletilmesi anlamına geleceği, böyle bir durumun da hakkaniyet ve sorumluluk ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırı olacağı gerekçeleri ile iptal kararını vermiştir.Dolayısıyla, 21 Mart 2007 sonrasında, iş kazasına uğramış yada uğrayacak olanlardan ötürü Kurumca bağlanan gelirlerin bugünkü peşin sermaye tutarı işverenden istenebilecek, ancak kanun yada KHK ile yapılacak artışlardan kaynaklanan fark tutarlar bundan böyle Kurumca işverenlerden istenemeyecektir.