Paylaş
Mesajda, ‘Üyemiz Ali Öcal vefat etti’ yazıyordu... O an zaman sanki durdu, inanması çok zordu... Mesajı tekrar okudum, içim yandı, nefesim daraldı, bir boşlukta öylece kalakaldım... Oysa, sabahtan öğlene kadar, 4 kez telefonda görüşmüş, Japonya Büyükelçiliği’nin düzenlediği organizasyon için adres teyidi yapmıştık... (Sen de gelecek misin diye sorunca, programımı ayarlayabilirsem gelmeye çalışırım) demiştim. Nereden bilebilirdim, bu konuşmanın onunla son konuşmamamız olacağını... Pazar günü de maç öncesi, devre arası ve bitiminde yine uzunca konuşmuş, A.Gücü’nün, Süper Lig yürüyüşüne, ayrı bir kalite, tempo, heyecan ve enerji kattığını, taraftarın da işin içine girmesi ile sarı-lacivertlilerin yarışın mutlak favorisi olduğunu dile getirmiştik...
40 YILI AŞAN BİRİKİM
Ali ağabeyle, günde 3-4 kez konuşur, sporun dışında, her alanda fikir alışverişi yapar, her zaman, herkes için iyi dileklerde bulunurduk. Hayat serüveninde yaşadığımız sıkıntıların benzerliği, bizi daha çok yakınlaştırır, her anlamda birbirimize destek olmaya çalışırdık.
İşine ve yaşadığı kente, onun kadar tutkuyla sarılan birine daha rastlamadım. Ankara’nın her alanda, özellikle de sporda başkente yakışır bir şehir olması için kafa yorar, düşüncelerini ortaya koyar, ulaşabileceği herkese ulaşmaya çaba harcardı.
Yazmak, onun için su gibi ekmek gibi vazgeçilmezdi. 40 yılı aşan meslek hayatında, ilk günden bu yana tuttuğu notları, oluşturduğu arşivleri ve yaptığı haberleri gösterirken ki heyecanını görmenizi isterdim. Spora sevdalı, gerçek bir emekçiydi. Kişiliği, dürüstlüğü, çalışkanlığı, özverisi ve hizmetleri ile çok farklı yere konacak bir isimdi. Yazılı medyada kalmak istediğinden, gelen teklifleri hep geri çevirirdi.
Bir ülkenin olimpiyat düzenleme hayalini yaşama coşkusu, okul sporlarına verdiği değer, yerel yönetimlerin spora bakış açısını sayfalara taşıma azmi, futbol başta olmak üzere, tüm amatör branşların gelişimine kattığı emek, asla unutulmaz. Küçük büyük, önemli önemsiz demeden nerede bir spor organizasyonu varsa orada olma, olaylara tanıklık etme çabası müthişti... Sivil toplum kuruluşlarında etkin rol alır, isimsiz kahramanların hayatına dokunmak için çalışırdı.
Ali ağabey ile çok şey paylaştık, çok dertleştik. Zaman zaman karşılaştığım zorluklar karşısında çıkış yolu ararken, çocuklarımızı düşünmemiz gerektiğini hatırlatır, ‘Arda’lar için çalışmalı, onlar için sabretmeliyiz’ diyerek, beni yüreklendirir, güçlü kalmamı sağlardı.
ÜZERİMDEKİ SORUMLULUK ARTTI
Onun bir hayali vardı... Ulusal basınla bağı olmayan, tamamen yerel bir gazetede birlikte spor servisini yönetmeyi, benimle çalışmayı çok isterdi... Ankara’nın sporuna yeni bir soluk katmayı, kentin dinamiklerini harekete geçirmeyi, bu şehirde yaşayan herkesi ortak heyecanda buluşturmayı hedeflerdi... Olmadı, hayalini gerçekleştiremedi... Artık, benim üzerimde daha büyük ve farklı bir sorumluluk olduğunu hissediyorum. Umarım, onun gurur duyacağı işleri, onun hatırasına yakışır şekilde yerine getirmeye çalışırım... Gittiğin yerde huzurla uyu, güzel insan...
Paylaş