Paylaş
Aslında duymuş olmamız gerekiyor; çünkü dünyanın en zeki adamı kabul ediliyor.
4 yaşında Latince öğreniyor. 6 yaşında Türkçe dahil tam sekiz dil biliyor.
Verndergood isimli bir dil yaratıyor.
8 yaşına geldiğinde dört tane kitap yazıyor.
Bu başarıları sayesinde 11 yaşında Harvard Üniversitesine kabul ediliyor.
Harvard Üniversitesi’ne kabul edilen en genç öğrenci.
Aynı zamanda 9 yaşında MIT (Massachusetts Institute of Technology) giriş sınavını kazanan en genç öğrenci oluyor.
11 yaşında Harvard Tıp Fakültesi anatomi sınavını geçiyor.
13 yaşında Harvard Matematik kulübünde dünyaca ünlü matematikçilere ders veriyor.
Sidis böyle bir adam. Dünyanın en zeki adamı.
Ama onu hiçbirimiz bilmiyoruz.
(Ben de onu daha yeni Michael Howe tarafından yazılan “Dehanın Açıklaması” kitabını okurken öğrendim.)
Dahilik Unvanı
Neden? Çünkü kendisi bir ürün ya da eser yaratarak insanlığabir katkıda bulunmadı.
Dolayısıyla toplum ona ‘dahi’ unvanını vermedi.
Dahi unvanını Einstein, Picasso, Newton, Edison gibi ürün vererek fark yaratan kişiler kazandı.
Dahilik veya üstün zekalı/yetenekli olmak sadece zeka ile ilgili değil.
Aynı zamanda bir ürün yaratarak insanlığa katkıda bulunmak ile ilgili.
Biz de eğitim sistemimizi, özellikle üstün yetenekliler eğitim sistemimizi bu şekilde tasarlamalıyız.
Çocuklara yaratıcı ürün vermeyi öğretmeliyiz.
Bunun yolları zaten biliniyor. Bize sadece tasarlamak düşüyor.
Duygu Yönetimi
Sidis’in hayatından bir şey daha öğreniyoruz.
Dahi olmak sadece ürün vermekle de ilgili değil. Aynı zamanda güçlü bir duygu yönetimi gerektiriyor.
Sidis çok mutsuz bir hayat sürüyor. Çoğu zamandepresyonda.
Çünkü ailesi ona sevgiyi koşullu sunuyor. Sidis başarılı olunca, onu övüyor ve ilgi gösteriyor. Ama başarısız olunca, Sidis kendini çok değersiz hissediyor.
Sidis duygusal olarak tamamen ailesine bağımlı bir hayat sürüyor. Asla bir birey olamıyor. Duyguları başka kişilere bağlı oluyor.
Bu durumda da duygularını kontrol etmeyi öğrenemiyor.
Dahilik ve Başarısızlık
Ürün veren tüm dehalar başarısızlık durumunda duygularını kontrol edebilen kişiler.
Ürün veren dehalar hayatlarının %95’ini başarısızlık ile geçiriyor.
Başarısızlığın verdiği olumsuz duyguyu yönetmeleri, başarısızlık sırasında duygu çöküntüsüne girmemeleri çok önemli.
Sonuç olarak dahi olmak ya da üstün yetenekli olmak, sadece zeki olmak ile değil aynı zamanda duyguları yönetmek ve ürün vermek ile ilgili.
Onun için üstün yetenekliler programında ya da okullarda, çocukların zekalarını ön plana çıkartmaktansa, ürün vermelerini sağlamak ve onlara duygu yönetimini öğretmek gerekiyor.
Üstün zeka yerine “üstün zekalı davranış modeli”ne odaklanmak dahiler yaratıyor.
Not: Tartışmalara katılmak ve yorumlar için www.facebook.com/bolatozgur adresindeyim
Paylaş