Paylaş
Gaziantep’te 10. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresinde, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Mehmet Şişman ile sohbet ettim.
Prof. Şişman eğitim camiasının değer verdiği ve sevdiği bir akademisyen. Alanı da eğitim yönetimi.
Eğitim sistemine dair görüşlerimi aktardım. Neydi bu görüşler?
ÜNİVERSİTE İHTİYACI
Türkiye’de spor ve sanat ile uğraşan öğrenciler genç yaşta çok sayıda birincilikler kazanıyor, ama 17 yaşında alanlarını bırakıyor. Neden?
Çünkü üniversite sınavı var.
“Çocuğum spor/sanatla uğraşırsa, aç kalır.” korkusuyla, aileler çocuklarının üniversite okumasını ve iş sahibi olmasını istiyor. Onlara sınav baskı yapıyor.
Çocukların büyük bir bölümü de alanlarını bırakıp, üniversite sınavına hazırlanıyor. Peki, burada YÖK’e düşen görev ne?
SINAVSIZ ÜNİVERSİTE
Yurtdışında olduğu gibi spor, sanat ve müzik alanında “üstün başarı” sağlayan öğrencileri, sınavsız üniversitelere kabul etmek.
Bu tıp ya da avukatlık olmak zorunda değil, ama YÖK diğer bölümlere bu çocukları kolaylıkla sınavsız alabilir.
Bu şekilde ailelerin üniversite endişesi giderilirse, aileler çocukların spor/sanatla uğraşmasına izin verir.
Bu durumda bizim ülkemizden de üst düzey sporcular ve sanatçılar çıkar.
YÖK bu düzenlemeyi mutlaka yapmalıdır. Tabii bu tek başına yeterli değil.
Milli Eğitim Bakanlığına da çok iş düşüyor. Nasıl mı?
YETENEK ODAKLI EĞİTİM
Dünya yelken şampiyonu bir Türk. Dünyanın en iyi genç kemancıları Türkiye’de.
Ama bu çocuklar şu andaki okul sisteminde alanlarında pratik yapamıyor. Çünkü zamanları yok. Neden?
Bu çocuklar günün büyük bir bölümünü okulda geçiriyor. Sonra eve gidip ödev yapıyor.
Pratik yapacak zaman kalmıyor. Alanlarında uzmanlaşamıyor.
Bu çocuklar ders görmeyi bırakmalı ve kendi alanında pratik yapmalı.
Şu anda teniste dünyanın bir numarası olan Novak Djokovic üniversite mezunu değil. Liseye de sadece sınavlar için gitmiş.
Aynı şekilde dünyanın şu anda iki numarası olan Roger Federer 16 yaşında okulu bırakıyor.
Yani, herkesin okula gitmesine gerek yok.
Herkes yeteneğine göre farklı yerlerde eğitim alabilir.
DEĞER EĞİTİMİ
Tabii okul sadece akademik bir yer değildir. Aynı zamanda çocuklar orada değerleri öğrenir, diyebilirsiniz.
Böyle düşünüyorsanız, çocuklar okula gitsin ama 13-14 ders almasın. Herkesin coğrafya ya da fizik öğrenmesine gerek yok.
Çocuklar sadece kendini ilgilendiren 3-4 ders alsın ve okul saatinde kendi alanlarında pratik yapsın.
Örneğin yurtdışında tenis okulları var. Bu okullarda çocuklar sabah 3-4 ders alıyor. Öğleden sonra tenis pratiği yapıyor.
En iyi tenisçiler de bu çocuklardan çıkıyor.
MEB VE YÖK İŞBİRLİĞİ
MEB ve YÖK bu şekilde işbirliği yaparsa, her çocuk kendi yeteneği doğrultusunda gelişim gösterir.
5 yıl içinde ülkemizden sayısız sporcu ve sanatçı çıkar. İnsan potansiyelini en üst seviyede kullanmış oluruz.
Akademik alanda da başarı artar çünkü fizik dersini sadece fizik öğrenmek isteyen öğrenci alır.
Bütün bunları Prof. Şişman’a anlattım.
Umarım YÖK başkanı Prof. Yekta Saraç ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Nabi Avcı da harekete geçer ve biz de potansiyelleri geliştiren okullara sahip oluruz.
Paylaş