PaylaÅŸ
Etik değerler de küçük yaşlarda aile ve okul eğitimi ile öğretiliyor.
Yaşanan en büyük sorun da çocukların yalan söylemesi.
Çocuklara doğru söylemeyi öğretmek için birçok araştırma yapılıyor.
Araştırma
Bu araştırmalardan bir tanesi de Güney Kalifornia Üniversitesinde Prof. Angela Evans tarafından yapılıyor.
Araştırmada Prof. Evans çocukları üç gruba ayırıyor.
İlk gruptaki çocuklara, yalanın kötü bir davranış olduğu anlatılıyor. (Nasihat Grubu)
İkinci gruba, yalanın zararlarını örneklendiren ‘Yalancı Çoban’ gibi hikayeler anlatılıyor. (Hikaye Grubu)
Üçüncü grup ise yalan söylemeyeceklerine dair söz veriyor. (Söz Veren Grup)
Ä°kinci Etap
Bu üç gruba da Prof. Evans bir test veriyor, cevap anahtarını masaya koyup, odadan çıkıyor.Â
Bir video kameradan çocukların cevap anahtarına bakıp bakmadığını kontrol ediyor.
Daha sonra içeriye girip çocuklara cevap anahtarına bakıp bakmadığını soruyor.
Tabii ki bazı çocuklar yalan söylüyor.
Sizce hangi grup en az yalan söylemiştir?
Sonuçlar
En az yalan söyleyen grup üçüncü grup. Yani yalan söylemeyeceğine söz veren grup.
En çok yalan söyleyen grup, birinci grup. Yani yalanın kötü olması ile ilgili nasihat dinleyen grup.
Hem de 8 kat daha fazla yalan söylüyor.
İkinci grup da az yalan söylüyor, ama üçüncü gruptan daha fazla.
Çocuklara nasihat vermek etkili olmuyor, ama söz vermelerini sağlamak etkili oluyor.
Tabii ki aynı zamanda örnek olmak da.
Çocuğuna dürüst olmak ile ilgili nasihat verirken, gelen bir telefona ofiste olmadığını söylettiren babalar gördüm.
Kurumlarda dedikodu nasıl önlenir?
Söz verdirmek dedikoduyu önlemekte de çok etkili oluyor.
Kurumlarda yaptığım çalışmalarda dedikoduyu önlemek için şöyle bir uygulama yapıyorum.
İnsanlara ilk önce soruyorum: iş arkadaşınızın sizinle ilgili bir sorunu var. Ne yapmasını istersiniz? Hemen hemen herkes ‘bana gelip konuşsun’ diyor.
‘Güzel. Peki, sizin onunla bir sorununuz var, siz ne yaparsınız?’
Burada bazıları konuÅŸurum, bazıları beklerim, bazıları müdürüme giderim ve bazıları da güvendiÄŸim bir arkadaşımlaÂkonuÅŸurum diyor. Tabii ki bu da dedikodu oluyor.
Diğer insanların kendilerini gelmesini beklerken, kendileri o kişilere gitmek istemiyor. Farkında olmadan dedikodu yapıyor.
Daha da kötüsü var.
‘Bir arkadaşınız size gelip, başka birisi ile ilgili sorununu anlatınca, ne yaparsınız?’ diye soruyorum. Büyük çoğunluğu dinlerim diyor. Tabii ki bu da dedikodu oluyor.
İşte iyi niyetlerden dolayı dedikodu ofiste yaygınlaşıyor.
Bu durumda ‘ilk benle konuş’ uygulamasını başlatıyoruz ve herkes bu uygulamaya uyacağına söz veriyor.
Bu söz vermeden sonra çoğu kurumda güven ortamına bağlı olarak dedikodu sıklığı azalıyor.
Kısacası, herkesin dürüst olacağınıÂvar saymak yanlış bir algı.ÂBütün deÄŸerleri masaya yatırmak, açıkca tartışmak ve söz vermek etkili bir yöntem.Â
PaylaÅŸ