Paylaş
4.5 yıldır eğitimim için yurtdışındayım. Heyecan verici ve öğretici, ama diğer taraftan da 4.5 yıldır gurbetteyim de diyebiliriz.
Bir arkadaşımın dediği gibi, “Yalnız bir güzellik, güzel bir yalnızlık,” içindeyim.
Geçen gün şöyle bir düşündüm de geceyi geçirdiğim oda sayısı 200’ü geçmiş.
Bazen uyanınca, nerede olduğumu bir, iki saniye algılayamıyorum. Özlem duyuyorum ülkeme.
Böyle bir yaşamı seçmemin tek sebebi de Türkiye’nin sosyal sorunlarına yanıt aramak.
YETERSİZ POLİTİKALAR
Bu amaçla, Türkiye’de üretilen politikalara baktığım zaman, sosyal sorunların ne kadar az anlaşıldığını görüyorum.
Örneğin, Ergenekon soruşturmasına tepki olarak düzenlenen, son Cumhuriyet Mitingi’ne bakalım.
Laiklik lehine sloganlar atıldı ve hükümet karşıtı mesajlar verildi. Ama bunların hiçbiri sosyal problem değil. Ergenekon ile ilgili asıl sosyal problem “hukuksuzluktur.”
Vurgu bu olmalıdır. Vurgu bu olmayınca, kamplaşma artıyor. Asıl sorun olan “hukuksuzluk” unutuluyor., Türkiye kaybediyor.
EN BÜYÜK SOSYAL SORUN EĞİTİM
Aynı şekilde başka bir büyük sorun olan eğitim de unutuldu.
Teşvik ve istihdam paketinde yer almadı.
Çünkü eğitimin asıl işlevi yanlış biliniyor.
Okulları, bir öğrenme ve beceri kazanma yeri olarak görmek, çok kısıtlı bir eğitim anlayışı. Eğitim, sosyal hareketliği sağlayan bir mekanizma.
GELİR DAĞILIMI VE EĞİTİM
Eğitimin hayati önemini var: Gelir dağılımındaki eşitsizliği önlüyor. Şöyle ki:
Gelir durumu yüksek ve düşük olanlar arasındaki fark, sahip oldukları sosyal ağları ve çevreleri.
Gelir durumu yüksek olanlar, sosyal hareketliği paraları ve sosyal ağları ile sağlayabilir.
Eğitim için sadece okula bağlı değil. Geziyorlar, yurtdışına gidiyorlar, danışmanlık alıyorlar, yabancı kanalları izliyorlar veya aileleri onları farklı insanlar ve kültürler ile tanıştırıyor.
Ama gelir durumu düşük olanlar (daha açık söyleyelim, gariban vatandaşlar) sosyal hareketlilik için sadece devletin okullarına bağlı.
Öğretmenleri yönlendirirse, bir şeyin farkına varıyorlar. Aksi takdirde, oldukları yerde sayıyorlar.
Eğitim kurumları, bu bağlılığın hayati önemini anlamadıkça; gelir düzeyi düşük olanlara hiçbir şey sunamaz.
Çok az eğitimci “Bu çocuğun hayatı, benim vereceğim eğitime bağlı,” diye düşünür. Çok azı bunun farkında.
En önemli görevi sosyal sorunları çözmek olan hükümet de bunun farkında değil. Çünkü teşvik ve istihdam paketine bakınca eğitim konusunda hiçbir teşvik yok. .
İşte! Türkiye’nin en büyük sorunu budur.
Bu sorunu çözmek sosyal bir anlayış ve liderlik gerektirir. Toplum ve kitleler bunu talep etmeli.
Bu sorun, binlerce mitingi hak etmiyor mu sizce?
Paylaş