Paylaş
Fethullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimi sadece hükümete karşı değil, aynı zamanda Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete, demokrasiye ve halkın egemenliğine karşı yapıldı.
Bunu nereden biliyoruz? Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalandı ve halkın üstüne ateş açıldı. Bu kanlı bir terör olayıdır. Bunu hiçbir vicdanlı ve/veya sivil demokrasiye inanan insan kabul edemez.
Her zaman olduğu gibi ne yazık ki bu terör olayından da en çok çocuklar etkilendi. Çocukların korkuları arttı. Peki, bu çocukların korkuları nasıl giderilecek? Aileler ne yapmalı? Çocuklarına nasıl yaklaşmalı?
KORKU VE ENDİŞE
Korku, tehlike anında hissedilen duygudur ve sağlıklıdır. Organizmayı korur.
Ama endişe, korkulan durumun tekrar meydana geleceğini düşünmektir. Yani, o an aslında tehlike yoktur. Kişi, o olay tekrar yaşanacak diye korkar. Bu endişe aşırı derecede hissedilirse, sağlıksızdır.
Çocuklarda korkunun, endişeye dönüşmemesi için ailelere büyük görev düşmektedir. Nedir bu görevler?
KORKU ÜRETEN EV
Bu olaylarda her çocuk korkar ama bazılar daha çok korkar. Neden bazı çocuklar daha çok korkar?
Çünkü bazı çocuklar evde halihazırda zaten güvende hissetmiyordur. Bu sebeple korkusunun boyutu da büyük olur.
Çocuk evde güvendeyse, ‘yaşamda kalma’ durumundan kaynaklanan korkuyu yaşar ama bu korkunun endişeye dönüşme ihtimali azdır.
Yani, çocuğun korkma derecesi, evdeki güven ortamıyla doğru orantılıdır. Peki, hangi çocuklar evde güvende hissetmez?
GÜVENSİZ EV ORTAMI
Evde sürekli yargı ve eleştiri varsa, anne-baba kavga ediyorsa, çocuğun yemek, yatma, oyun saatlerinde düzen yoksa, evde sürekli televizyon izleniyorsa, evdeki kurallarda ve rutinlerde belirsizlik varsa; çocuk evde güvende hissetmez. Bu çocuklar daha çok korkar.
Peki, çocukları korkan aileler ne yapmalı? Bu durumda ailenin hem kısa vadede hem de uzun vadede yapılacaklar var.
KISA VADEDE ÇÖZÜMLER
1- Çocuğu Dinleme ve Anlama
Korkuyu doğuran durumlardan sonra ailenin yapması gereken ilk şey, çocuğunun ne bildiğini, ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlamaktır.
Çocuğun önünde terör tartışılır ve televizyon izlenir de, buna rağmen çocuğa soru sorma ve kendisini ifade etme hakkı verilmezse, çocukta endişe başlar.
Onun için çocuğa soru sorarak kendini ifade etme hakkı verilmelidir. Ama bu soru “Korktun mu?” sorusu değil de “Ne hissettiklerini konuşmak ister misin?” şeklinde olmalıdır.
Çünkü “Korktun mu?” sorusu, çocuğa ‘korkması gerektiği’ mesajını verir.
Çocuk, korkusunu sizle konuşamaz ve tek başına yaşamaya kalkarsa, endişesi artar. Bu endişe de altını ıslatma, kabus görme, asilik ve gece korkmaları gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir.
Bu nedenle aileler çocuklarıyla, korkularını açık bir şekilde konuşmalı ve onları dinlemelidir.
2- Korkuyu Onaylama
Çocuk endişesini söyledikten sonra, duygusu onaylanmalıdır.
Gördüğüm en büyük hata, ailelerin çocuğunu anlamadan hemen telkinlere başlaması. “Korkmana gerek yok” gibi söylemler çocuğu onaylamaz ve çocuk daha da endişelenir.
Aslında korkmanın normal bir şey olduğu söylenmelidir. “Evet korktun. Seni anlıyorum” mesajları verilmelidir. Burada dürüst olmak çok önemli.
Aile olayları çarpıtırsa ve çocuk da gerçekleri başka yerden duyarsa, çocuktaki endişe daha da artar.
3- ‘Güvendesin’ mesajı verilmeli
Çocuğu dinledikten ve duygusunu onayladıktan sonra, atılması gereken en önemli adım çocuğun bundan sonra güvende olduğunun hissettirilmesidir.
Ailenin onun yanında olduğu ve gerekli önlemlerin alındığı söylenmelidir. Güzel şeylerden ve somut örneklerden bahsedilmelidir.
Bu süreçte ailenin çocuğunun yanında ve yakının olması da çok önemli. Çocuk böylelikle güvende olduğunu hissedecektir.
Çok tartışmalı olsa da ve bazı aileler alışır diye korksa da, ben çocukların ailelerin odalarında uyuyabileceğini savunuyorum.
Çocuğun ailenin yanında uyuması, onu rahatlatacaktır. Kendini güvende hissetmeye başlayan çocuk, kendi odasına zamanla geçecektir. Bu süreçte çocuğun güvende hissetmesi her şeyden daha önemlidir.
Tabii bu sürede çocuğa şiddet görüntüleri izletilmemelidir çünkü çocukta yakınlık ve uzaklık algısı daha henüz gelişmemiş olabilir. Bu durumda çocuk, aynı olay kendisine de olacak zannedebilir.
Aile ne kadar erken normal rutinine dönerse, çocuğun endişeden kurtulması da o kadar kolay olur.
UZUN VADE ÇÖZÜMLER
Kısa vadede bunlar yapılırken, uzun vadede yapılacak olan ev ortamını daha güvenli hale getirmektir. Nasıl mı?
Bunun yolu; evde tahmin edilebilir ve düzenli bir ortam yaratmaktan, kuralları belirlemekten, rutinler oluşturmaktan, çocukla saygıya dayalı bir ilişki kurmaktan, şiddet görüntülerini azaltmaktan, çocukla zaman geçirmekten ve bağırma ve kızmaları ortadan kaldırmaktan geçer.
Aile aynı zamanda çocuğa model olmalıdır.
Aile ne kadar endişeliyse, çocuk da o kadar endişeli olacaktır. Aile kendi endişesini yönetmeden, çocuğun endişesini gideremez.
Aile, uzun vadede endişeden uzak bir çocuk yetiştirmek istiyorsa, bu ev düzenini mutlaka kurmalıdır. Bu ev düzeni sağlıklı gelişim için zaten gereklidir.
SONUÇ
Sonuç olarak çocukların da yetişkinlerin de korkması çok doğaldır ama çocuklar evde güvende hissetmezlerse, korku endişeye dönüşür.
Bunun için aileler çocuklarını konuşturmalı ve duygularını anlamalı. Anladıktan sonra, duygular onaylanmalı ve güvendesin mesajı verilmelidir.
Aynı zamanda uzun vadede ev ortamı daha güvenli bir hale getirilmeli ki çocuğun ileride endişelenme ihtimali azalsın.
Paylaş