Paylaş
Anı yaşamayı unuttuk.
Bu gelişim de şu şekilde oldu.
OLAY TABANLI EKONOMİ
Eskiden insanlar zamanı, doğa olaylarına göre ayarlıyordu. Hayvanların yavrulaması, baharın gelmesi, çiçeklerin açması, karın yağması gibi.
(Gerçi annem için hala öyle. Anneme göre ben harman zamanı doğmuşum.)
Özellikle toplayıcılık ve avcılık döneminde, insanlar zamanın büyük bir bölümünü yiyecek bulmak ve tehlikelere karşı kendilerini korumakla geçiriyordu.
Bu durumda önemli olan gelecek değil, bu andı, şimdiydi.
Geleceği planlama gibi bir dertleri yoktu. Şu an hayatta kalmak, gelecekte hayatta kalmaktan daha önemliydi.
Anlık yaşıyorlardı. Aslında anı yaşıyorlardı. (Günümüzde unuttuğumuz bir erdem.)
Onlara bir nohut verseniz, muhtemelen onu ekmezler, yerlerdi.
ÜRETİM ODAKLI EKONOMİ
Tarım ile birlikte doğaya bağımlılık devam etti, ama insanlar geleceği de düşünmeye başladı.
Çünkü birikim yapmaya başladılar. Zamanı, üretim yapacakları ana göre ayarlamaya başladılar.
Zor kış şartlarında yaşayan insanlar geleceği planlamak ve disiplinli olmak zorundaydı.
(Sıcak ortamda yaşayanlar yiyecek bulmakta aynı zorlukları yaşamadıkları için aynı disiplini geliştiremediler ve aynı derecede geleceği planlamayı öğrenemediler.)
“Şimdiki zamandan” yani anlık yaşamdan, gelecek zamana geçiş başlamış oldu.
Onlara bir nohut verseniz, muhtemelen onu ekerlerdi.
ZAMAN ODAKLI EKONOMİ
Endüstri çağı ile gelecek zamana geçiş devam etti, ama üretim birimi ürün değil, zaman oldu.
Endüstri çağı öncesi kendi imalathanesinde 6 ayakkabı üreten bir işçi, fabrikada 8 saat çalışan bir işçi oldu.
Artık o ayakkabı değil, zaman satıyordu.
Üretim odaklı ekonomide çalışan Ahmet Amca daha fazla para kazanmak istiyorsa, daha fazla ayakkabı üretmesi gerekiyordu.
Ama zaman odaklı ekonomide daha fazla para kazanmak istiyorsa daha fazla ayakkabı üretmesi değil, daha fazla saat çalışması gerekiyor.
Çünkü para birimi ürün değil, zaman.
(8 saatte 30 ayakkabı üretse de 50 ayakkabı üretse da aynı parayı alacak.)
KAPİTALİST DÜNYA
Tabii bu da zamanın esiri olmamıza sebep oldu.
“Vakit nakittir” sözü geçerliğini yitirdi. Vakit, nakitten daha önemli hale geldi.
İnsanlar birbirine az zaman ayırmaya başladı. Yardımlaşma, güven, dostluk azaldı. Mutluluk azaldı.
Kapitalist dünyada ayakta kalmanın yolu geleceği planlamaktan geçer hale geldi. Anı yaşamak riskli olmaya başladı.
İnsanlar da bu anı, şimdiki zamanı, geleceği planlamak için kullanmaya başladı.
Anı yaşamayı unuttu. Mutlu olmayı unuttu.
Unutmayalım asıl mutluluk anı unutarak değil, anı yaşayarak geleceği planlamakta.
Aslında yazı anı yaşamak üzereneydi, ama konuya giremedim bile.
Perşembe devam edeceğim…
Paylaş