PaylaÅŸ
Acaba bu ödevler öğrenmeyi artırıyor mu?
Çocukların başarısına katkısı var mı?
ÖDEVİN ETKİSİ ÇOK AZ
Araştırmalara göre ödevin başarıya etkisi 5. sınıfa kadar çok az. Lise seviyesinde ise en fazla %25. Aslında bu bile çok düşük bir etki. Bu etki de sadece ödevler kaliteli olduğu zaman gözlemleniyor.
Yani ödev ile başarı arasındaki ilişki çok düşük.
Dahası, bilinenin aksine öğrenci baÅŸarısı ile ödevler arasında doÄŸrusal bir iliÅŸki yok. Yani ödeve ayrılan zaman artıkça baÅŸarı biraz artıyor ama bir noktayı geçtikten sonra baÅŸarı düşmeye baÅŸlıyor.Â
Bu ilkokul için günlük ortalama 1 saat, lise için 2 saat olarak görünüyor. Ödeve ayrılan zaman bu süreyi geçerse, ödev çocukları negatif etkilemeye başlıyor.
Bu durumda ideal ödev süresi öğrencinin bulunduğu sınıfın 10 dakika ile çarpılması ile belirleniyor. Örneğin, 5. Sınıf ise 50 dakika, 3. Sınıf ise 30 dakika.
(Tabii bunu sınava çalışma ile karıştırmamak gerekiyor. Bu ölçüt okul dersleri için geçerli.)
Ama bu sürenin de kaliteli ödevler üzerinde harcanması gerekiyor. Şu andaki ödevlerin kalitesi çok düşük. Neden mi?
AL YAPIŞTIR ÖDEVLER
Ödevlerin çoğu al-yapıştır ödevleri.
Çocuklar çoğu ödevi internetten al yapıştır yöntemiyle yapıyor. Direkt wikipedia’dan çıktı alanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
Türkiye’nin ulaşım sistemini araştırın.
Halit Ziya Uşaklıgil’in hayatını ve eserlerini araştırın.
Bir atasözü seçin ve nasıl ortaya çıkmış araştırın.
Bunların hepsini çocuk internetten indirebiliyor.
ÖDEVLERİ AİLENE YAPTIR
Diğer bir sorun da ödevleri ailelerin yapması.
Öğretmenler ödevleri öyle veriyor ki çocuklar ailelerine yaptırıyor.
Öğretmen sürece değil sonuca/ürüne not verdiği için bir çocuk için yapılacak en mantıklı davranış ödevi aileye yaptırtmak.
Örnek ödevlere bakalım.
En sevdiğin hayvanı görsel olarak tanıt. (Annen baban kartonu alsın, hayvan resimlerini bulsun, birlikte yapıştırın.)
Örüntüleri kullanarak halı deseni tasarla. (Baban halıcı arkadaşından örnek alsın.)
Aile bütçesi konusunda komşuna git, elektrik ve su tüketimlerini gözlemle ve tasarruf yapınca neler oluyor, öğren. (Sen diğer işlere bak, baban öğrenir.)
Aile aslında çocuğa hem sorumluluk almamayı hem de bizde sıkça bulunan sahtekarlığı öğretiyor.
SORUMLULUK ALMAMA
Ödevle ilgili diğer bir sorun da öğretmenin notu ile ilgili.
Öğretmen genelde sadece ödevlerin yapılıp yapılmadığını kontrol ediyor. Bunu bilen öğrencinin ilk amacı, baştan savma da olsa ödevini bitirmek. Kalite ikinci sırada. Bu durumda da öğrenciler içeriğe değil, şekile önem vermeye başlıyor.
Hem öğrenme olmuyor hem de işini baştan savma yapan bir toplum yetişiyor.
Tabii ki bu da sonra işyerlerine yansıyor.
ÖĞRETMEN ÖDEVLERİ NE YAPIYOR?
Öğretmen çoğu zaman ödevi prosedür gereği veriyor.
Öğrenci biliyor ki öğretmen ödevlere sadece not veriyor. Aslında değerlendirmesi gerekiyor. Değerlendirip geri bildirim vermesi ve çocuğu geliştirmesi gerekiyor. Bu olmuyor.
Bu durumda ödevlerin öğrenmeye katkısı neredeyse sıfır.
ORTAK ÖDEV
Ödevle ilgili diğer bir sorun da çoğu zaman çocuklara aynı ödevin verilmesi. Bu durumda ödevler çocukların ilgi, ihtiyaç, motivasyon ve gelişim düzeylerini gözardı ediyor. Kendisine uygun olmayan ödevle uğraşan çocuk okuldan soğuyor.
Benim konuştuğum velilerin en büyük şikayeti bu.
ÖDEV YAPMAK EMİR YERİNE GETİRMEKTİR
Keşfetmekten uzak ödevleri yapmak aslında emirleri yerine getirmek anlamına geliyor.
Emirleri yerine getiren bir öğrenciden ileride yaratıcı fikirler beklememiz çok zor.
ÖDEVİN FAZLALIĞI DEĞİL, KALİTESİ ÖNEMLİ
Bu ödevler neden kalitesiz, çünkü düşünmeyi ve keşfetmeyi gerektirmiyor.
Ödevin kalitesini belirleyen ÅŸu: çocuk ödevi yaparken o alanın uzmanlarının kullandığı yöntemleri kullanmalı.Â
Biyoloji dersinde bir ödev yapıyorsa, gerçek biyolog gibi düşünmeli.
Örneğin, herhangi bir meslek dalında kimse sevdiği hayvanın resmini çizmez.
Sonuç olarak şu andaki eğitimi sistemimizde ödevlerin öğrenmeye katkısı çok düşük. Keşfetmeyi gerektiren bir ödev sistemi geliştirilmedikçe, ödevler yarardan çok zarar getirecektir.
Bu gerçeği hem öğretmenler, hem kural koyucular hem de veliler çok iyi anlamalı.
Not: Mutlu’ya çok teşekkür ederim.
PaylaÅŸ