Paylaş
Duygusallık artıkça, yeni bilgileri ve karşı tarafı algılamamız zorlaşıyor. Kendi fikirlerimize sımsıkı bağlanıyoruz.
Bundan dolayı psikologlar, kızgın ve heyecanlı anlarımızda tartışmamızı öneriyor.
Salı günkü yazım Kürt sorunun doğası ve muhteviyatından ziyade, süreç ile ilgili olmasına rağmen, bana gelen mesajların çoğu sorunun doğası ile ilgiliydi ve duygusaldı.
Ben Kürt’üm şöyle düşünüyorum; ben Türk’üm şöyle düşünüyorum, gibi.
Zaten bu açılımı yönetmek bunun için zor. Resmin dışına çıkıp, süreci irdelemek gerekiyor. Bu süreç, en iyi nasıl yönetilir?
SORUNUN OLGUNLAŞMASI
Başbakan’ın oldukça duygusal olan bu süreci, daha iyi yönetmesi için, konuyu olgunlaştırması gerekiyor.
Başbakan’ın yapması gereken ilk şey, insanların kafasında çok belirgin bir vizyon oluşturmak.
Zenci lider Martin Luther King, ünlü ‘Benim bir hayalim var!’ (I have a dream!) konuşmasında, vizyonunu çok açık bir şekilde belirtmiştir.
Atatürk, “İlk hedefiniz, Akdeniz!” dediği zaman askerlere çok belirgin bir yol çizmiştir.
İnsanlar, kendilerini bekleyen geleceğin, nasıl olduğunu bilmeden, harekete geçmiyor. Belki destekliyor ama vizyona bağlanmıyor. Şu anda hiç kimse bizi ne beklediğini bilmiyor.
SORUNU HERKESİN SORUNU YAPMAK
Başbakan, Kürt sorununu toplumun sorunu haline getirmeden çözmesi çok zor.
Amerika’da postane sistemini değiştirmek isteyen başkan Nixon, toplumun bu sorunu önemsemediğin görünce, şöyle bir taktik uygulamış.
Postaların ve önemli evraklarının günlerce gecikmesini sağlamış. Önemli evrakları geciken halk, tepki gösterip, çözüm talep etmiş. Bu şekilde, postane sistemini toplumsal bir sorun haline getirmiş.
Toplumsal bir sorun, bilgi olmadan olgunlaşmaz. Yol haritasının sır gibi saklandığı bir ortamda, insanların sorunu sahiplenmesi beklenemez.
SORUMLULUĞU HALKA VERMEK
Başbakan’ın yapması gereken başka bir şey, sorumluluğu halka vermektir.
Geçen salı yazımda koç Phil Jackson’un basketbolcu Pippen ile yaşadığı sorunu anlatmış ve ne yapmalı diye sormuştum.
Koç, çözümün kendinde olmadığını ve sorunu çözme sorumluluğunu takıma vermesi gerektiğini biliyordu. Koç, soyunma odasına girdi “Çözmeniz gereken bir sorun var!” deyip, soyunma odasından ayrıldı.
Başbakan da aynı şekilde toplumun sorumluluk almasını sağlamalıdır. Tabii ki vizyonu ve inanç sistemi zayıf ise bunu yapması zor. Biraz da otoritesini bırakması gerekecek.
KENDİ ADAMLARINA DİKKAT
Başbakan’ın yapması gereken bir şey de kendi adamlarına dikkat etmek.
Şimdiye kadar bütün problemleri kendisi çözmeye kalkışarak, Başbakan inanılmaz bir otorite kazandı. Bu da tehlikeli çünkü insanlar çözüm için kendisine yönelmekte ve sorumluluk almamaktadır.
Bu yönelme de liderde hemen çözüm üretme baskısı yapar ve hata yapma ihtimalini artırır. Başbakan’ın gidişatını olumsuz şekilde etkiler.
Başbakan’ı destekleyenlerin genelde kaybedeceği çok şey yok. Onların destekleri Başbakan’ın çok güçlü hissetmesine sebebiyet verebilir. Bunun bir yanılsama olma ihtimalini Başbakan hesaplamalıdır.
Sonuç olarak, bu açılım liderlik açısından Başbakan için zor bir süreç. Eğer bu sevdaya inanmıyorsa, gereken gücü kendisinde bulamayacak, insanları ikna edemeyecek ve başarısız olacaktır. Çok dikkatli olması gerekir.
Yukarıda söylediklerim aslında bütün liderler için geçerli.
Paylaş