Paylaş
“Özgür bey küsmek üzereyiz, sevgi yazısı yazmayacak mısınız?
Sevgi makalenizde gençlere gerçek umutlarını anlatınız.
Birey olmak nasıl bir coşkudur, ne kapılar açar, …………..birey kendini nasıl sever onu anlatın..........
Ömer İnan
Genç bir doktor
Birey Olmak
Kendimce anlatayım.
Lisedeyken felsefe öğretmenimiz ütopik bir dünya yaratmamızı istemişti. Bunu ödev olarak verdi ve not verecekti.
Ben de dershanedeyken, bir ders sırasında bunu yazmaya başladım. Öğretmenim geldi ve ne yazdığımı sordu. Söyledim.
“ Ya insanın hayallerine not mu verilir?” dedi. (O söz hiç aklımdan çıkmıyor.)
“Zaten bu ödev de her felsefe öğretmeninin verdiği klasik bir ödevdir”, dedi. “Tamam siz klasik olmayan bir ödev söyleyin, onu yazayım!” dedim.
“Söz mü?” dedi. (Benim söz veremeyeceğimi biliyor olmalı.)
“Söz.” dedim (Bu arada bütün sınıf bizi dinlemeye başladı.)
“ ‘Keske piç olsaydım’ başlıklı bir yazı yaz, öğretmenine ver,” dedi.
“Nasıl yani?” dedim.
“Yanisi yok işte! Keşke piç olsaydım başlıklı yazı yazacaksın,” dedi.
“Yok canım yazmam! Sözümü geri alıyorum” dedim.
Tabii öyle bir yazı yazmadım.
Gerçek Ütopya
Aslında gerçek ütopya o yazı olurdu ama eğitim sistemi bana o özgürlüğü öğretmemişti. Bir ütopya olarak bile yazamamıştım. O ihtimali hiç bir anlamı olmayan bir ödev için bile tahayyül edememiştim.
Tenefüste öğretmenimin arkasına takıldım. “Nasıl bir yazı olurdu bu yazı?”” dedim.
Anlattı. “Bak mesela, benim çocuklarım piç olsaydı, benim beklentilerimi karşılamak için hayatlarını mutsuz etmezlerdi,” dedi.
Ben de “ama olur mu siz onların babasısınız, onları büyüttünüz falan filan” dedim.
O zamanlar öğretmenimin ne demek istediğini bir türlü anlamamıştım. Öğretmenim olayı dramatize ederek bana bir şeyler öğretmeye çalışıyordu ama anlaşılan ben o zaman hazır değildim. Bunun üzerinden tam 16 yıl geçti.
Öğretmenimden biraz soğuduğumu bile hatırlıyorum.
Özgür İrade
Bütün kararlarımızdan biz sorumluyuz, ama kararlarımızın çok azını kendi özgür irademizle alıyoruz. Hayatımızın büyük bir kısmı diğer insanların ve toplumun beklentilerini karşılamak ile geçiyor.
Bunu yaptığımızın farkında bile değiliz.
Özellikle gençler ve çocuklar kendileri için tanımlanmış hayatları yaşıyor. Eğitim sistemimizin çocukları bu tanımlardan kurtarması gerekirken, tam tersi bu tanımları empoze ediyor.
Sonra demokratik bir toplum yaratamamaktan şikayet ediyoruz.
Derin Anlam
Eğitimci ve şair bir arkadaşım çocuğuna 'Derin Anlam' ismini verdi. Daha önce üzerine anlam yüklenmiş hiç bir ismi çocuğuma vermek istemiyorum, dedi.
Şansı olsa çocuğuna isim vermeyecek ve kendisinin seçmesini bekleyecekti ama o da toplumun ve ailenin beklentilerini karşılamak için çocuğuna doğunca isim vermek zorunda kaldı.
“El ne derdi !?”
Toplumsal Yaşam
Toplumun ve ailenin beklentilerini karşılamadan insanın var olması mümkün değil. İnsan sosyal varlıktır derken, aslında bunu demek istiyoruz.
İnsanlar birbirlerinin beklentilerini kesinlikle karşımalı. Aksi taktirde var olamaz. Ama insanlar bu beklentilerinin farkında olmalı. Bu beklentileri sorgulayıp eleştirdikten sonra benimsemeli.
İşte o zaman birazcık özgür irade işin içine giriyor. O da birazcık.
Birey Olmak
İşte birey olmak, kendinizi bu tanımlardan ve beklentilerden kurtarmak. Bu beklentileri yerine getirmemek değil. Bu beklentileri yerine getirirken, bunun farkında olmak. Özgür iradeyle seçim yapmak.
Benim düşlediğim eğitim sisteminde çocuklar bunları öğreniyor. Birey olmayı!
Not 1: Bu yazı okurların beklentilerini karşılamak için bir köşe yazısından beklenildiği gibi beklenilen formatta ve beklenilen üslupta yazılmıştır. Özgür irade kullanılarak başlıkta risk alınmıştır.
Not 2: Yorumlar ve tartışmalar için www.facebook.com/bolatozgur adresindeyim.
Paylaş