Paylaş
Her ikisi de başarılı ve çok çalışkan birer öğrenci.
Her sınavdan önce saatlerce çalışıyorlar. Matematik sınavından ikisi de 100 alıyor. İkisi de çok mutlu.
Hangisinin başarısı daha sağlıklı? Sadece mutluluklarına bakarak anlayamıyoruz.
BAŞARISIZLIK DURUMU
Ne zaman anlıyoruz? Başarısız oldukları durumlara bakarak.
İkinci matematik sınavında ikisi de 40 alıyor. Ama bu durumda Taylan üzüntü duyarken, Bülent utanç hissediyor.
Neden ikisinde farklı duygular oluşuyor? Bülent neden utanmış hissediyor?
BAŞARI MOTİVASYONU
1950’lerde Michigan Üniversitesi profesörlerinden John Atkinson, oldukça başarılı öğrencilerin testlere farklı tepkiler verdiğini fark ediyor.
Başarılı öğrencilerin bazıları sınavdan önce stres olurken, bazıları olmuyor.
Bunu anlamak için bu başarılı öğrencilerle görüşmeler yapıyor. Görüyor ki bazı başarılı öğrenciler ‘başarmak’ için değil, ‘başarısızlıktan’ kaçmak için çalışıyor.
BAŞARI BİR AMAÇ MIDIR?
Bu öğrenciler başarılarıyla kabul gördüklerini düşündüğü için, “Ne pahasına olursa olsun başarısız olmamalıyım.” diyor. Çünkü başarısız olunca, utanç veya aşağılanmış hissediyor. Başarıdan sonra hissettikleri duygu ise ‘rahatlama’ duygusu.
İşte sınavdan önce stres yaşayan öğrenciler bu öğrenciler.
Bu öğrenciler ‘mükemmeliyetçi’ öğrenciler. İş hayatına atılınca da işkolik oluyor. Bu öğrenciler için başarı bir ‘amaç’.
Başarısız olunca, bu öğrencilerin kafasında şu sorular oluşuyor:
Acaba rezil oldum mu? Acaba beni beceriksiz zannediyorlar mı? Acaba ailemi hayal kırıklığına uğrattım mı?
En temel soru da şu: Acaba insanlar beni böyle kabul edecek mi?
SAĞLIKLI BAŞARI
Sınavdan önce stres yaşamayan, daha doğrusu gereğinden fazla stres yaşamayan öğrenciler kabullerini başarıya bağlamayan öğrenciler.
Onlar başarı istiyor ama bunun altında yatan neden başarısızlıktan kaçmak değil, yapabildiklerinin en iyisini yapmak. Onlar ‘mükemmeliyetçi’ değil, ‘mükemmelliğe’ ulaşmak isteyen öğrenciler.
Başardıklarında hissettikleri duygu ‘rahatlama’ duygusu değil, ‘gurur’. Başarısız olurlarsa, ‘utanç’ duymazlar, sadece ‘üzüntü’ ya da ‘suçluluk’ hissederler.
Başarısız olurlarsa, bu öğrencilerin kafasında oluşan soru şu: Bir dahaki sefere nasıl iyi yapabilirim?
Bu öğrenciler için başarı bir amaç değil, ‘sonuç’.
Peki, başarıya karşı bu iki farklı tutum nasıl oluşuyor?
AİLENİN TUTUMU
Anne ve babanın başarıya ve başarısızlığa verdiği tepkilerle.
Sürekli çocuğunun başarısıyla ilgilenen aile çocuğunda ‘mükemmeliyetçilik’ duygusu yaratıyor.
Bu aileler çocuğunun başarısını herkese ilan ediyor ya da başarısızlık durumunda çocuğuna olumsuz tepki (kızma, bağırma, azarlama, aşağılama, ters bakışlar, küsme gibi) veriyor. Başarısızlığı kabul etmiyor.
Ama sağlıklı başarıyı özendiren aile, çocuğunun ne kadar geliştiğine bakıyor. Çocuğunu başkalarıyla veya belirli standartlarla değil, kendisiyle karşılaştırıyor.
Başarısızlık durumunda, olumsuz tepkilerden ziyade, çocukla durumu analiz ediyor. Başarısızlık kaçınılması gereken bir durum değil, ders çıkartılacak bir durumdur mesajı veriyor.
SONUÇ
Amaç mükemmelliyetçilik değil, mükemmellik olmalı.
Başarı amaç değil, sonuç olmalı.
Başarısızlık utanç değil, üzüntü yaratmalı.
Başarısızlık öğrenme anı olmalı.
Başarı, rahatlama duygusu değil, gurur oluşturmalı.
Sadece bu anlayışla aileler çocuklarda sağlıklı başarı duygusu yaratabilir.
Paylaş