PaylaÅŸ
Bu soruları düşünmek, araştırmak ya da onlar üzerinde derinleşmek çok hoşuma gidiyor.
İşte sizlerden gelen bazı sorular ve görüşlerim.
Eğitimli ailelerin çocukları neden başarısız olur?
Eğitimli ailelerin çocukları genelde daha başarılı ama bazen tersi oluyor.
Anne ya da baba alanında başarılı hatta ünlü olabiliyor ama çocuklar aynı başarıyı yakalayamıyor.
Neden?
Çünkü başarının olması için yüksek beklenti oluşturmak ve çocuğunun başarması için de duygusal destek vermek gerekiyor.
Eğitimli ailelerin beklentileri yüksek ama duygusal destekleri az oluyor. Zaten aile çok yoğun çalıştığı için çocukla çok az vakit geçirebiliyor.
Sorunca da genellikle ‘Çocuklarımız için çalışıyoruz.’ diyorlar.
Bir noktadan sonra çocuğun ihtiyacı olan rahat yaşam değil, duygusal destek aslında.
Eğitimli ailelerin bir kısmı bunu vermekte zorlanabiliyor.
Bu ailelerde özellikle de babaların yüzde kaçı, aksam çocukları ile oyun oynayabiliyor ya da onlar ile kaliteli zaman geçirebiliyor? Çok azı.
Duygusal desteğin azlığından dolayı çocuk ile aile arasında ‘güvenli bağlanma’ oluşturulamıyor.
Bu da çocuklarını başarısızlığa itiyor.
Çocuk ailesinin yanında kendini güvende hissederse, yani güvenli bir limanı varsa, hiçbir açık deniz onu korkutmaz.
Çocukları olduğu gibi koşulsuz sevmek mümkün mü?
DiÄŸer bir soru da koÅŸulsuz sevgi ile ilgili.
Yazılarımda sürekli bahsediyorum ama ÅŸimdiye kadar açmadım.Â
Aslında bir kişiyi koşulsuz sevmek mümkün değil. Beyin bir yargılama makinesi zira.
Dolayısıyla her insan koşullu sever. Esas belirleyici olan koşulunuzun ne olduğu.
Koşul bireyin nispeten kontrolünün dışındaki şeyler olursa, bu sorunlu. Mesela, çocuğun başarısı her zaman kontrolü altında olmayabilir.
Ama değerler sistemi, prensipler ya da inançlar her zaman çocuğun kontrolü altındadır.
Yüksek not beklentiniz sorun yaratabilir ama çok çalışma beklentiniz ya da yaptığı işi önemseme beklentiniz sorun yaratmaz. Zaten bu da başarıyı getirir.
Sizin için önemli değerler ve prensipler koşul olabilir.
Başarı, sağlıksız mıdır?
Başarılı insanların genelde onay ihtiyacı yüksektir ve bu da sağlıksızdır diye yazmıştım. Bu konuda da çok soru geldi.
Öyleyse her başarı sağlıksız mıdır?
Değil, tabii ki. Sağlıklı başarı ile sağlıksız başarıyı ayırt etmenin en kolay yöntemi kişinin başarısızlığa yüklediği anlama bakmaktır.
Sağlıksız başarıda, kişi başarısızlığa ‘Başarısızlık benim beceriksizliğim ya da aptallığımın bir ispatıdır.’ anlamını yükler. Bu kişiler başarısızlıktan kaçar. Başarısız olsalar bile bunu saklar, çeşitli bahaneler bulur ya da etik olmayan yollar ile başarıya ulaşırlar.
Sağlıklı başarıda ise, başarısızlık bir geribildirim ve öğrenme anı olarak görülür. Kişi başarısızlığını saklamaz. Başarısızlıktan da kaçmaz.
Her iki grup da başarıya ulaşabilir ama ilk grup çok bedel öder ve mutsuz olma ihtimali yüksektir.
Yalnızlık insanı nasıl geliştirir?
Yalnızlık diğer insanlar ile kaliteli ilişki kurmanın zeminini hazırlar, demiştim. Bu konuda da çok soru geldi.
Bazı insanlar çok sosyaldir. Zamanlarının çoğunu arkadaşları ve dostları ile geçirir. Bazı insanlar ise yalnızlığı seçer. İki boyutta da uç noktada olmak sorunludur.
Sürekli diğer insanlar ile vakit geçiren insanlar, kendilerine dönüp ‘Ben kimim?’ sorusunun yanıtını bulmakta zorlanıyor. Değerlerini ve hayatlarındaki anlamları keşfedemiyorlar. Bu soruların yanıtı kişide açık olmadığında da, kişi başkaları ile ilişkilerinden beslenemiyor.
Ama belirli bir ölçüde yalnızlığı seçen kişi kendisiyle başbaşa kalınca, kendini keşfedebiliyor ve bu da ilişkilerine olumlu şekilde yansıyor. Bu dengeyi kurabilen kişilerin ilişkilerinin kalitesi artıyor ve daha mutlu oluyorlar.
Yani, mutluluk hem kendinizle hem de sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmekte gizli. Birinden biri olmazsa, mutsuzluk başlıyor.
PaylaÅŸ