Darwin’i doğru anlayabilmek!

Örneğin evrim, insan maymundan gelir diye bir şey asla iddia etmemektedir. Bir türdeki değişimler birikerek, yeni bir tür oluşturur demektedir.

Prof. Necip Taylan, “Evrim teorisini fiziksel olarak ispatlamak mümkün görünmüyor. Bunun için milyonlarca yıllık bir değişim gerekiyor,” demiş. Bu da doğru değil.

Evrimi, insanda olmasa bile, diğer canlılarda gözlemlemek mümkün. ‘Genome projesi’ ile evrimi gen boyutunda gözlemleyen bilim insanları var. Artık evrimin teori olmaktan çıktığını iddia edenler bile var. Bunu da ‘deneysel darwinizm’ olarak adlandırmaktalar.

Şunu da açıkça söylemek gerekiyor. Evrim, dinsizlik değildir. Bir insan, aynı zamanda hem Allah’a inanabilir hem de evrimi savunabilir. Bu ikisi arasında bir karşıtlık durum yoktur. Evrim dine karşı kullanılabilir ama örtüştürülebilir de. Evrime inan din adamları olduğu gibi, evrime inanmayan biyologlar da vardır.

Şahsen ben hem inançlı hem de evrime inanan bir kişiyim.

Evrimin iddiası çok basit:

Çevreye uyum sağlamayı kolaylaştıran özelliklere sahip bireyler yaşar, sahip olmayanlar ölür.

EVRİMİ GÖZLEMLEMEK

İspinoz Kuşunun Gagası (The beak of the finch) adlı kitap, ispinoz kuşlarının 5 yıl gibi çok kısa bir sürede gagalarındaki değişikliklerden yola çıkarak, nasıl evrimleştiğini anlatmaktadır. O kadar iyi anlatmıştır ki 1995’te Pulitzer ödülünü almıştır.

Bu kitapta, yazarlar evrimi nasıl yıl yıl gözlemlediklerini anlatmıştır.

Kuraklığın olduğu mevsimlerde gagaları daha büyük ve sert olan kuşlar, kuru yiyecekler ile beslenebildikleri için avantajlı konuma gelmişler ve kuraklığa rağmen hayatta kalabilmişler. Hayatta kalabilenler üreyerek, büyük gagalı yavrular dünyaya getirmişlerdir. Durum böyle olunca adada yaşayan kuşların gaga büyüklüklerinin ortalaması da artmıştır.

Ama 5 yıl sonra yağışlı mevsimler yaşanınca, bu kez de küçük gagalı kuşlar avantajlı duruma geçmiştir. Onlar hayatta kalıp üreyebilmişlerdir. Gaga büyüklüğünün ortalaması da azalmıştır.�

Evrimin özü aslında budur. Bu da gözlemlenir.

Bu adada her zaman kuraklık yaşansaydı ve gagalar sürekli büyüseydi, artık büyük gagalı yeni bir tür oluşmuş olurdu.

FARE ZEHİRİ

Güzel bir örnek de fare zehirleri. Bilirsiniz ki fare zehirleri belli bir süreden sonra işe yaramaz. Üreticiler de yeni bir tür fare zehri üretir.

Fareler çok çabuk üreyen hayvanlardır. Yani, evrim onlarda çok hızlıdır. Diyelim ki A tipi fare zehri var.10 fareye verdik. 8’i öldü, 2’si yapısından dolayı bir şekilde ölmedi. Bu durumda A tipi fare zehrinden ölmeyen fareler üreyebilecektir.

Ölmeyen güçlü fareler, güçlü yavrular doğuracak. Bu güçlü yavrulara da aynı zehri versek, bu defa 10 tanesinden 2’si değil, daha fazlası hayatta kalacak. Hayatta kalanlar yine üreyecek. Daha da güçlü yavrular olacak. Bir süreden sonra, bütün fareler o zehirden etkilenmeyecek. Artık yeni bir zehir üretmek gerekecek.

TEN RENGİ

Başka güzel bir örnek, ten rengi.

Afrika’da yaşayan insanların teni çoğunlukla siyahtır. İnsanlar kutuplara doğru göç etmeye başlayınca koyu ten dezavantajlı duruma gelmiştir. Çünkü kutuplara doğru güneş ışınlar azalır. Koyu ten de içeriye daha az güneş enerjisi alır. Güneş enerjisi alamayan koyu tenli bireylerin hayatta kalması daha zordur. Hayatta kalanlar tenleri daha açık olanlardır. Bu yıllarca devam edince, oradaki nüfusun teni gittikçe daha da açık renge dönüşür.

Tabii bugünkü koşullarda bu çok önemli olmayabilir. Bunu o günkü ilkel koşullarda düşünmek gerekiyor.

Kısacası, hayatımızın her kesiminde evrimi görmek mümkün.

Bilim adamları ekonomi, politika, bilgisayar mühendisliği ve fizikten tutun da kanser, aşk ve mutluluğa kadar birçok şeyi evrimle açıklayabilmektedir.

Evrim, dinsizlik demek değildir.

Evrime bu açıdan bakmak gerekiyor.

Perşembe günü evrime eğitim açısından bakacağım.