Paylaş
Ulaşamayacakları bir noktaya bir oyuncak koyuyor. Oyuncağa ulaşabilmeleri için de bir tırmık veriyor.
Bebekler tırmığı kullanarak oyuncağı kendine çekiyor.
Ama ilginç bir şey oluyor. Çocuklar zorla ulaştıkları oyuncaklarla çok oynamıyor.
Oyuncağı çok seven çocuklar neden bu defa oynamıyor? Çocuk başka bir şeyle ilgileniyor. O ne?
ÖĞRENME MAKİNESİ İNSAN
Canlıların çoğu menopozdan hemen sonra ölürken, insanoğlu uzun süre yaşamaya devam ediyor.
Menopozdan hemen sonra ölen türler ile hemen ölmeyen türleri karşılaştırdığımızda ilginç bir bulgu ortaya çıkıyor.
Bir türün davranışları içgüdüyle belirleniyorsa, o tür menopozdan sonra hemen ölüyor. Çünkü anne çocuğa bir şey öğretmek zorunda değil. Anne sadece bebeğin fiziksel gelişimini tamamlamasını bekliyor ve sonra ölüyor.
Ama bir türün davranışları kültür, yani öğrenme üzerine kuruluysa, o zaman annenin rolü artıyor ve anne uzun süre yaşıyor. Çünkü yavrunun yaşaması için anneden çok şey öğrenmesi lazım.
Örneğin, bir anne fil çocuğuna tam iki yıl bakıyor ve menopozdan ortalama 5 yıl sonra ölüyor. İncelediğimizde görüyoruz ki fillerin de nispeten gelişmiş bir kültürü var.
Öğrenme insanoğlu için açlık ve susuzluk kadar temel bir ihtiyaç. Bu yüzden bir çocuk öğrenme makinesi olarak doğuyor ve sürekli çevresini keşfediyor.
MERAK VE ÖĞRENME
Prof. Gopnik araştırmasında tam olarak bunu buluyor. Çocukları tırmık ve oyuncakla odada yalnız bırakınca şunu gözlemliyor.
Çocuklar oyuncağa tırmık aracılığıyla ulaşıyor ama oyuncakla oynamaktansa, oyuncağı tekrar başka yere koyuyor ve tırmıkla yeniden almayı deniyor.
Aslında çocuklar hangi durumlarda tırmıkla oyuncağa ulaşabileceklerini, hangi durumlarda ulaşamayacaklarını test ediyor. Çocuklar bir nevi deney yapıyor.
Yani, çocuklar oyundan ziyade, öğrenmeyle ilgileniyor.
İnsanoğlunun hayatında bu kadar temel bir ihtiyaç olan öğrenmeyi tetikleyen unsur merak. Çocuk hangi durumda oyuncağa ulaşabilir, hangi durumda ulaşamaz merak ediyor.
SİSTEM ÇOCUĞUN MERAKINI ÖLDÜRÜYOR
Çocuklar doğuştan meraklıdır. Her şeyi kurcalar ve sürekli soru sorar. Ama okul başlayınca sistem çocuğun merakını öldürür. Çocuk soru sormayı bırakır, soruları yanıtlamaya başlar.
Soruları nasıl yanıtlar? Düşünerek ya da keşfederek değil. Ezberleyerek.
O zaman çocuklardaki merak duygusunu nasıl ateşleyeceğiz ve öğrenme heyecanını nasıl oluşturacağız?
İHTİYAÇ ÖĞRENMEYİ TETİKLEMEZ
1975 yılında Kanadalı araştırmacı Rubin, “Kimler çok iyi dil öğrenir?” sorusunun yanıtını bulmak için bir araştırma yapıyor.
İlginç bir sonuç çıkıyor. Tahmin edilenin aksine, en çok ihtiyaç duyan, en iyi öğrenen olmuyor.
Etrafınızda da insanlar vardır. Dil öğrenseler, terfi alacaklardır ya da iş bulacaklardır ama yine de öğrenemezler.
En iyi öğrenenler o dilin kültürüne ilgi duyanlar çıkıyor.
Öğrenmeyle ilgili büyük bir yanılgı ortaya çıkmış oluyor. İhtiyaç öğrenmeyi tetikliyor ama ondan ziyade öğrenmeyi tetikleyen dürtü, ilgi.
İLGİ ODAKLI ÖĞRENME
O zaman okullarda ihtiyaç-odaklı öğrenmeden, ilgi-odaklı öğrenmeye geçmek gerekiyor. Çocuklar hangi bilgilerin ne işe yaracağını bilmiyor.
Yetişkinler bile bilmiyor. İhtiyaçlarla çocukları motive etmek çok zor.
İlgi odaklı öğrenmenin temelinde merak var. Öğretmen keşif gerektiren sorular sorarak, araştırma ve deneyler yaptırarak ve ortaya çıkan ürünleri paylaşma olanağı vererek çocuklarda merak duygusunu canlı tutabilir.
Bir öğretmen merak duygusu uyandırabilirse ve çocuğu keşfetme sürecine sokabilirse, o çocuğu her şeye ilgi duyar hale getirebilir.
Çocuk merak ettiği şeyleri öğrendikçe, gelişir. Geliştikçe ilgisi daha da artar.
Yani, merak öğrenmeyi, öğrenme ilgiyi, ilgi de daha çok merakı getirir. Bu döngü ömür boyu devam eder. Bu şekilde yaşamboyu öğrenen insanlar yetiştirmiş oluruz.
Okullardan istediğimiz de zaten bu değil mi?
Not: Doğan Cüceloğlu ve Polat Doğru’nun sunduğu “İnsan İnsana” programına konuk oldum. Programı bu Pazar saat 11.05’te SKYTURK360’da izleyebilirsiniz. Övgü, ceza, okul, öğrenme ve çocuk eğitimini tartıştık.
Paylaş