Çocuklara nasıl bir duygu ile yaklaşmalısınız?

Bugün çok basit ama o kadar da güçlü bir kavramdan bahsetmek istiyorum.

Haberin Devamı

Öğretmen olduğunuzu düşünün.

 

Sınıfta resme yetenekli bir öğrenciniz var.

 

İleride onun dünyaca ünlü bir ressam olacağını düşünüyorsunuz.

 

Resim ödevi veriyorsunuz ve resimlere bakıyorsunuz.

 

Bu öğrencinin yaptığı resimde renk harmonisini göremiyorsunuz.

 

Şöyle bir geribildirim veriyorsunuz:

 

“Buradaki renk uyumu farklı yapılabilir. Burada kırmızının yanına mor yerine, yeşil kullanarak, renk uyumu sağlayabilirsin.”(Burada renk harmoni teorisini öğretebilirsiniz.)

 

Haberin Devamı

OLUMSUZ BAKIŞ
Sınıfınızda başka bir öğrenci daha var. Bu öğrencinin de resme yeteneği var ama hiç ilgisi yok.

 

Hatta onun okulu bitiremeyeceğini bile düşünüyorsunuz.

 

Onun resminde de renk uyumu yok.

 

Ona da tamamen aynı geribildirimi veriyorsunuz.

 

Bu iki öğrenciye aynı geribildirimi aynı duygusal tonla mı verirsiniz?

 

DUYGU FARKLILIĞI
Muhtemelen hayır.

 

İlk çocukta olumlu, ikinci çocukta olumsuz bir duygu tonu kullanırsınız. Peki neden?

 

İlk çocuk için olumlu bir gelecek tasarladınız (dünyaca ünlü ressam olmak).  Bu olumlu gelecek sizin duygunuzu/enerjinizi etkiler.

 

Çocuğu, bu olumlu geleceğe ulaştırmak için geribildirim verirsiniz.

 

Bu olumlu duyguyla verilen geribildirim, çocuğu (o olumlu geleceğe doğru) yüceltir. Buna “yücelik duygusu” diyelim.

 

Haberin Devamı

İkinci çocuk için olumlu bir gelecek tasarlamadınız. Duygunuz, bu olumsuzluğa yansır.

 

Bu çocuğa verilen geribildirim de onu (o olumsuz geleceğe doğru) indirger. Buna da “eksiklik duygusu” diyelim.

 

Yani, ilk geribildirim yücelik, ikinci geribildirim ise eksiklik üzerine kuruludur.  

 

Doğal olarak bu iki çocuğun gelişimi de çok farklı olur.

 

Zaten eksiklik duygusuyla söylenen sözlerde öfke veya kızgınlık; yücelik duygusuyla söylenen sözlerde sakinlik ve irade vardır.

 

(Aslında olayı ben biraz yumuşattım. Bir çocuğun geleceğine dair olumsuz duygunuz varsa, genelde geribildirim vermezsiniz. Onun yerine kızar, bağırır, yargılar, eleştirir ya da aşağılarsınız.)

 

Haberin Devamı

Kısacası, sizin çocukla olan ilişkinizi, sizin duygunuz; sizin duygunuzu da çocuğun geleceğine dair görünüşünüz belirler. Peki, bu aile ortamında ne anlama gelir?

 

ÇOCUKLA İLİŞKİ
İki çocuğunuz var ve onlar sık sık kavga ediyorlar diyelim. Siz de çocukların kavga etmesini değil, uyum içinde geçinmesini istiyorsunuz.

 

Şimdi bu iki çocuğa hangi duyguyla yaklaşacaksınız? Yücelik duygusuyla mı yoksa eksiklik duygusuyla mı?

 

“Kavga etmenizden bıktım”, “Çok yorgunum, beni kızdırmayın”, “Yeter artık sessiz olun”, “Şimdi ikinizi de cezalandıracağım” gibi söylemlerle çocuğa yaklaşıyorsanız, onlara eksiklik duygusuyla yaklaşmış olursunuz. Böylelikle çocuklarda eksiklik duygusu oluşur.

 

Haberin Devamı

Bu söylemleri kullanıyorsanız, çocukların geleceğine dair olumsuz bir duygunuz vardır. Yani, bu çocukların uyumlu bir şekilde geçineceğine dair inancınız yoktur.

 

Bu inanç da çocuklara geçer ve çocuklar kavga etmeye devam eder.

 

YÜCELİK DUYGUSU
Ama çocukların gelecekte uyumlu geçineceğine dair inancınız varsa, onlara olumlu duyguyla (yücelik duygusuyla) yaklaşırsınız.

 

(Bu arada genelde bu duygular gizlidir. Bunları keşfetmeniz gerekir.)

 

Bu durumda şunu dersiniz.

 

“Sorunu kendi aranızda çözebilirsiniz. Bana ihtiyacınız varsa yardımcı olabilirim.” “Kavga etseniz de ilişkilerinizde her zaman adil olmanızı bekliyorum.” “Biz anlaşmazlıklarımızı her zaman konuşarak çözebiliriz.”

 

Haberin Devamı

Tüm bu mesajlar, çocukların ileride uyumlu geçineceğine olan (büyük ressam olma gibi) inancınızla söylenir.

 

Sizin bu olumlu duygunuz çocuklara geçer ve çocuklar bir süre sonra uyumlu geçinmeye başlar.

 

(Büyük sanatçıların çoğu, küçükken kendilerine inanan en az bir kişinin olduğunu söylerler. Aynı şekilde ailesi tarafından olumlu geçinebileceklerine inanılan kardeşler de uyumlu geçinmeye başlar.)

 

UZUN VADE ÇÖZÜM
Bu söylemler hemen etki etmese de uzun vadede evin kültürünü değiştirecektir.

 

Burada önemli olan en başta sizin bu görüşe inanmanız. İnandığınız an endişeniz gider, inanç çocuklara geçer ve çocuklar bu duygu ile uyum içinde yaşamaya başlar.

 

Kısacası, çocuklara mümkün olduğu kadar yüce duygularla yaklaşmak gerekir. Onların her zaman en iyisi olacağına kalpten inanın. Onlara kızarsanız, onlara eksiklik duygusuyla yaklaşmış olursunuz.

 

Siz onlara yüce duygularla yaklaştıkça, hayatınızdan endişe gider ve çocuklar bu olumlu geleceğe kendileri ulaşır.

 

https://www.instagram.com/dr.ozgurbolat/

Yazarın Tüm Yazıları