Paylaş
Bu aralar bana en çok sorulan soru “Çocuğum okula yeni başladı ama gitmek istemiyor. Ne yapabilirim?”
Çocukların okula gitmek istememesinin altında yatan tek sebep var. O da endişe ya da korku.
Başka bir deyişle, gerekçe ne olursa olsun, çocuk endişe/korku duyduğu için okula gitmek istemiyor.
(Korku ve endişe farklı kavramlar ama şu anda ayrım yapmak çok önemli değil.)
Burada önemli olan korkunun kaynağını bulmak.
Genelde okul bağlamında endişenin iki kaynağı oluyor.
KABUL GÖRME
Birincisi, kabul görmeme korkusu.
Çocuk ailesinde ve çevresinde rahat ama okulda yepyeni bir ortama giriyor. Bir bilinmezlik var.
Çocuk, arkadaşları ve öğretmeni tarafından kabul görmeyeceğinden korkuyor.
Örneğin, bir anne çocuğuna “Hadi arkadaşlarla oyna.” diyor. Çocuk da “Ya benle oynamak istemezlerse?” diye yanıt veriyor.
Çocuk reddedilmekten korkuyor. Okula gitmek istemiyor.
Başka bir çocuk “Öğretmen bize bağırıyor.” diyor. Öğretmeni tarafından kabul görmediğini düşünüyor. Okula gitmek istemiyor.
Bir öğretmen, bir çocuğu kurallara uyuyor diye sınıfta alkışlatıyor.
Kurallara uyan başka bir çocuk da annesine “Ben de kurallara uyuyorum. Öğretmen beni görmezden geldi” diyerek iki saat ağlıyor. Ertesi gün de okula gitmek istemiyor.
.
Peki neden bazı çocuklar için okul daha korkutucu?
YETİŞTİRİLME TARZI
Okula gitmek istemeyen çocuklar, genelde endişeli ailede yetişen çocuklar.
Endişeli aile, çocuğunu sürekli koruma ihtiyacı duyuyor. Çocuk da çevreyi ve diğer insanları tehlikeli olarak algılıyor.
Aileye bağımlı oluyor. Onların olmadığı yerlerde endişe duyuyor.
Bazı aileler ise çocuklarının keşfetmesine ve diğer insanlarla iletişim kurmasına izin veriyor. Bu çocuklar okulda çok endişe duymuyor ve çok daha kolay uyum sağlıyor.
Uzun vadede aileler kendi endişelerini yönetmeyi öğrenmeli ve çocuğuna özerklik vermeli. Çocuk keşfetmeli ve diğer insanlarla etkileşime girmeli.
Peki kısa vadede ne yapılabilir?
ÖĞRETMEN KABULÜ
İlk olarak öğretmen çocuğu kabul ettiğini gösterecek. Onla özel ilişki kuracak.
Daha da önemlisi çocuğun, diğer çocuklar tarafından kabul görmesini sağlayacak. Sınıfta güçlü etkileşim alanları yaratacak.
GÜVEN TRANSFERİ
İkinci olarak da öğretmen“güven transferi” yapacak. Bu ne demek?
Anne, baba veya çocuğun güvendiği bir kişi çocukla okula gitmeli. Anne dışarıda bekleyecek, çocuk da annenin varlığında güvende hissedecek ve rahatlayacak.
Bu süreçte, anneden gelen bu güven hissi, sınıf ortamına transfer edilecek.
Yani, annenin bulunduğu tehditsiz ortamda; öğretmen çocukla ve çocuklar arasında güçlü ilişki kurarak, çocuğa “bak burası da güvenli” mesajını verecek.
Çocuk oranın güvenli olduğuna kanaat getirdikten sonra, anne ortamdan ayrılacak.
GÜVENLİ ORTAM YARATAMAMA
Ancak çoğu zaman şöyle bir sıkıntı oluyor. Annenin sağladığı güven ortamında, öğretmen sınıfta alternatif bir güven ortamı yaratamıyor.
Bu durumda çocuk da annesinin ayrılmasını istemiyor.
Çoğu öğretmen bu süreci “alışma süreci” olarak tanımlıyor.
Aslında bu süreç bilinçli şekilde “güvenli ortam yaratma süreci” olarak tanımlansa, çok daha hızlı yol alınacak.
Bazı öğretmenler bu süreci çok iyi yönetiyor ve kısa sürede çocuk korkusunu yeniyor.
UZUN SÜREÇ
Bu süreç iyi yönetilmezse, yani annenin okulda kalma süresi uzarsa, başka bir sorun daha ortaya çıkıyor.
Çocuk annenin zaten endişeli olduğunu biliyor. Endişeli anne ayrılmadıysa, çocuk “Bu ortam gerçekten güvensiz ki annem ayrılmıyor” diyor.
Zaten unutmayalım ki çocuk anneye bağımlı ama anne de çocuğa bağımlı.
Onun için bu süreç öğretmen tarafından ustalıkla yönetilmelidir.
SONUÇ
Kısacası, sadece çocuklar değil, tüm insanlar kabul görmediği yerlerde endişe duyar. Çocuğun kabul görme süreci ne kadar hızlı olursa, endişesi de o kadar hızlı azalır.
Çocuğunuz okula gitmek istemiyorsa, bu açıdan durumu değerlendirmelisiniz.
NOT 1: İkinci sebep, başarısızlıktan veya yapamamaktan gelen endişe. Yazı uzadığı için onu başka bir zaman yazacağım.
NOT 2: Mutlu ve başarılı çocuk yetiştirmenin prensiplerini instagram/dr.ozgurbolat hesabında paylaşıyorum. Oradan takip edebilirsiniz.
Paylaş