Paylaş
Ruh sağlığının temelleri ailede atılıyor.
Ruhen sağlıklı insanların özellikleri ne? İki boyutu var.
Diğer insanların haklarına müdahale etmeden, kendi ihtiyaçlarına öncelik veren, ve suçluluk duymadan kendisi için önemli olan şeylerden haz almasını bilen;
ama aynı zamanda diğer insanlara karşı sorumluluklarının farkında olan ve diğer yetişkinlerin koyduğu sınırları kızgınlık duygusu hissetmeden kabullenen.
Tam bir denge aslında.
Peki, nasıl bir aile ortamında çocuklar sağlıklı yetişebiliyor?
Hem çok sınır koyan hem de sınır koymayan ailelerde yetişen çocuklar sağlıklı bir birey olamıyor. Burada da bir denge gerekiyor.
SINIR KOYMAYAN AİLE
Bir aile çocuğuna sınır koymuyorsa, bu ailede ruhen sağlıklı bir çocuğun yetişmesi zor.
Sınır koymayan aile, çocuğa çok fazla özgürlük alanı sunuyor.
Bu özgürlük alanı içinde çocuk nereye kadar güvende, nereye kadar güvende değil kestiremiyor. Sınır koymayan aile, ona güvenli bir alan yaratmamış oluyor.
Bu durumda çocuk sürekli tedirginlik yaşıyor. Ne doğru ne yanlış karar veremiyor. Aslında bir çaresizlik içinde.
Bu çaresizlikten kurtulmak için de var olduğunu gösterme ihtiyacı duyuyor. Hırçın davranışlar sergileyebiliyor.
Örneğin, etrafımızda bazı kişiler her şeyin istedikleri gibi olmasını ister. Biz de
bazen ‘Aaaa, o aileden rahat’ ya da ‘Ailesi alıştırdı’ deriz. Bunu alışkanlığa bağlarız.
Aslında o kişi buna alıştığı için değil, kendisini çaresizlikten kurtarmak için güçlü (dominant) olma ihtiyacı duyduğu için yapıyordur. Bir nevi kendi kurallarını kendisi koyarak endişesini gideriyordur. Çünkü aile onun için kural koymamıştır.
Sınır koymayan ailede bir tehlike daha var.
Sınırsız bir ortamda yetişen çocuk, oto kontrol ve disiplin geliştiremiyor.
Çocuklara özgü olan düşünmeden ani kararlar verme özelliğini törpüleyemiyor. Hayatı boyunca da disiplinsiz bir hayat sürebiliyor. Tutarsız davranışlar gösterebiliyor.
Sınır koymamak bu kadar tehlikeli olabiliyor. Peki sınır koymak? Bazı aileler de tam tersi çok fazla sınır koyuyor. Bu da en az sınır koymamak kadar tehlikeli.
SINIR KOYAN AİLE
Sınır koyan ailede yetişen çocuk, güvenli bir alanda büyümenin keyfini sürüyor ama bu durumda da başka sorunlar ortaya çıkıyor.
Sınır koyan aile çocuklarının hayatına çok fazla müdahele ediyor. Onlar adına karar veriyor.
Bu durumda çocuk ailesinden bağımsız bir kişilik oluşturamıyor. Kendi duygularını sahiplenemiyor.
En önemlisi de o güvenli alanı kaybetmemek için (kendi kişiliğini geliştiremediği için alternatifi yok), sürekli annesinin ve babasının onayına ihtiyaç duyuyor.
Tabii bu ihtiyaç daha sonra diğer ilişkilerine de yansıyor. Farklı şekiller de onay görme ihtiyaçlarını karşılama gereği duyuyor.
Aynı zamanda bu kişiler için sınırları aşmak, bir suçluluk duygusu uyandırabiliyor.
Hemen hemen bütün hayatlarını suçluluk duygusu içinde yaşayabiliyorlar.
DENGE
Peki hangi durumda aileler sağlıklı çocuk yetiştirebilir?
Hayatın her alanında olduğu gibi burada bir denge gerekiyor.
Önemli olan bir taraftan çocuğa sınırlar koyarken, o sınırlar içerisinde çocuğun bağımsız bir kişilik geliştirmesine yardımcı olmak.
Daha önce ‘Size bir nasihat: çocuklara nasihat vermeyin!’ yazımda bahsettiğim gibi doğal olarak aile ve çocuk arasında bir bağımlılık gelişiyor.
Aile bu bağımlılığı sınır koyarak pekiştiriyor ya da zamanla bu bağımlılıktan çocuğu kurtarıyor ve bağımsız bir birey olarak yetiştiriyor.
Dengeyi bulan aileler sağlıklı bireyler yetiştiriyor.
Herhalde bu da bilim olduğu kadar sanat da.
Paylaş