Paylaş
Animasyon, iskeletin bölümlerini; kemiklerin büyüklüğünü, şeklini ve fonksiyonunu detaylı bir şekilde anlatıyor.
Öğretmen, daha sonra grup çalışması yapıyor. Her grup, kendilerine verilen maket kemiklerden iskelet oluşturuyor.
Öğretmen, aktif öğrenme yapmış ve teknolojiyi etkin kullanmış olmanın gururu ile dersten çıkıyor.
Ama tek bir sorun var: Çocuklar çok “bilgi” aldı ama hiçbir şey “anlamadı”.
ANLAMSIZ EĞİTİM
Örneğin, yeryüzünde yaşayan canlıların %97’sini, yani omurgasız canlıları, “anlamadı”.
Öğrenci başka derste omurgasız canlıları da görecek, ama diğer canlılarla ilişkisini yine anlamayacak.
İskeletin neden insanoğlunda var olup da diğer canlıların %97’sinde olmadığını, anlamadı.
İskeletsiz canlıların, iskelet sisteminin fonksiyonlarını nasıl bir mekanizma ile sağladığını, anlamadı.
Peki, öğretmen ne yapmalıydı ki çocuklar tüm bunları anlasın ve anlamlandırsın?
KAVRAM ODAKLI DERS
Konular, aslında kavramların aktarılması için sadece bir araçtır.
İskelet konusu; “denge”, “destek”, “hareket” ve “korunma” kavramlarının bir parçasıdır.
Ders bu kavramlar çerçevesinde işlenseydi, çocuklar ham bilgilerden kurtulup, düşünmeye ve tüm canlıları anlamlandırmaya başlardı. Nasıl mı?
DESTEK
Öğretmen iskelet konusunu “destek” kavramı çerçevesinde işleseydi, o zaman çocuklar bazı hayvanların bunu kabuklarıyla, bazılarının kaslarıyla, bazılarının da su dolu beden boşluklarıyla sağladığını anlardı.
Bu sırada muhtemelen anlamlı bir soru ortaya çıkardı: Destek sistemi olmayan canlılar var mıdır?
BÜYÜKLÜK
Sorgulama sürecine giren çocuklar, destek sistemi olmayan canlıların var olduğunu keşfederdi.
Destek sistemi olmadığında büyük bedeni taşıyamadıkları için genellikle küçük bedenleri olduğunu keşfederdi. “Destek” ve “büyüklük” kavramları arasında bağ kurardı.
HAREKET
Bir soru daha ortaya çıkardı: Destek sistemi yoksa, omurgasız canlılar nasıl hareket ediyor?
Çocuklar bazı canlıların destek sistemi olmadığı için hareket etmediğini keşfederdi.
“Destek” ve “hareket” kavramları arasında bağ kurmaya başlardı.
BESLENME
Başka bir soru daha ortaya çıkardı: Bu canlılar hareket etmiyorsa, nasıl besin arıyorlar?
Çocuklar bu canlıların bazılarının kendi besinlerini kendilerinin ürettiğini keşfederdi. Çocuklar “hareket” ve “beslenme” kavramları arasında bağ kurmaya başlardı.
SAVUNMA
Hareket kavramı tartışılırken, bir soru daha ortaya çıkardı: Bu hayvanlar hareket etmiyorsa, nasıl kendilerini koruyorlar?
Hareket etmeyen bazı canlıların kendilerini savunmak için kamuflaj yöntemi kullandığını veya kimyasal madde salgıladığını keşfederdi. “Hareket” ile “savunma” kavramları arasında bağ kurardı.
ÜREME
Çocuklar ayrıca savunması zayıf olan canlıların, daha çok sayıda ürediğini keşfeder ve “korunma” ile “üreme” kavramları arasında bağ kurardı.
Bütün bu kavramlar arasındaki çok derin ilişkileri keşfederdi.
GERÇEK EĞİTİM
Biyoloji dersinin böyle işlendiğini düşünün. Çocuk tüm canlıları ve yaşamı anlamlandırır.
Kavramları anlamadan çocuk kemiklerin kaça ayrıldığını bilse ne olur, bilmese ne olur.
Çocuk kavramları anladığında ise sadece yaşamı değil, kendisini de anlamlandırır.
Dersler arasında bağ kurar. Çünkü kavramlar çoğu derste ortaktır.
Okullarda gerçek öğrenme başlar.
Doğası gereği birer öğrenme makinesi olan çocuklar, okuldan çıkmak istemez.
Unutmayalım eğitim, müfredatı aktarma süreci değil, çocukların yaşamı ve kendini anlamlandırmasını sağlama sürecidir. Bunu sağlayan en iyi yöntem de kavram odaklı eğitimdir.
(Bu arada kavramları konular içinde değinmek, kavram odaklı ders işlemek anlamına gelmez.)
www.twitter.com/ozgurbolat
www.facebook.com/bolatozgur
Paylaş