PaylaÅŸ
Aynı mantıkla bir müdürün veya bir yöneticinin de liderlik yapması daha zor.
OTORÄ°TE VE ETKÄ°
Otorite ve etki farklı kavramlar. Otorite, bir kişiye makamı ve mevkisinden dolayı verilen güç.
Etki ise insanın değerleri, vizyonu, inancı ve bilgisinden dolayı kazandığı güç.
Birisi veriliyor. Diğeri alınıyor.
Liderler otoriteyi deÄŸil, etkiyi kullanan insanlar.
Örneğin, Gandi’nin hiçbir otoritesi yoktu. Sadece bağımsızlık inancından dolayı kazandığı bir etki gücü vardı. Aynı şekilde salı günü yazdığım Gültekin Yazgan’ın da hiçbir otoritesi yoktu; ama etki gücü vardı ve fark yarattı.
OTORÄ°TE VE LÄ°DERLÄ°K
Buna rağmen otorite ve liderlik her zaman karıştırılır. Otorite (mevkii ve makam sahibi) sahibi kişiler çoğu zaman lider olarak algılanır. Ama otorite sahibi olmak, bir kişiyi otomatikman lider yapmaz.
Başbakan olmak, Erdoğan’ı lider yapmaz.
Parti başkanı olmak, Baykal’ı veya Bahçeli’yi lider yapmaz.
Tabii ki her ikisi de bir insanda bulunabilir.
Örneğin, Hayrettin Karaca hem otoriteye hem de etkiye sahip.
Otorite sahibi kişilerin liderlik yapabilmesi için insanları ortak bir vizyon için etkilemesi gerekir.
BÃœYÃœK YANILGI
Can alıcı nokta ve liderlik hakkındaki en büyük yanılgı da tam burada başlıyor.
Otorite sahibi kişilerin liderlik yapması, otorite sahibi olmayan kişilere göre çok daha zordur.
Çünkü otorite sahibi kişilerin en büyük görevi düzeni sağlamak, kargaşayı engellemek, netliği sağlamak ve bireyleri korumaktır.
Ama liderin görevi belirli ölçüde düzeni bozmak, insanlara sorumluluk verip arka planda kalmak, bazı değerleri sorgulatmak, ve net olmayan bazı değerleri ve davranışları aşılamaktır.
Yani liderlik ve otorite çakışmakta. Başbakan da tam bu çatışmanın bedelini ödüyor.
ÅžU ANKÄ° DURUM
Şu anda ülkemizde var olan kargaşa ve huzursuzluk ortamında insanlar, düzen ve netlik talep etmekte. Başbakan otoritesi gereği bu talebi karşılamak zorunda. Bunun için seçildi.
Ama diğer taraftan da demokratik açılım sürecinde bazı değerlerimizi sorgulatmak ve bizi gerçeklerle yüzleştirmek zorunda. Birbiriyle çakışan iki süreç.
Erdoğan en azından ikisinden birinin gereklerini çok iyi yapmak zorunda.
Ama görünen o ki Erdoğan her ikisini de yapmakta zorlanıyor.
Bu kargaşa ortamında otoritenin gereklerini yapmadığı için puan kaybediyor.
Aynı zamanda liderliğin gereği olan değerlerimizi sorgulatma ve ortak vizyon etrafında birleştirme sürecini yaşatmadığı için puan kaybediyor.
İşte liderlik böyle riskli ve tehlikeli bir iş.
Aramıza hoşgeldin!
Doruk’cum aramıza hoÅŸ geldin. Åžu anda sen 4 günlüksün. Küçücüksün, tertemizsin, tatlı mı tatlısın. Melek gibisin.ÂBabana deÄŸil de sanki annene çekmiÅŸsin. Ha bir de duydum ki çok gazlıymışsın.
Facebook’ta sayfa da açmışsın. Orada gördüm fotoğraflarını. İlişkin de varmış. Hızlısın.
Baban tutturdu bizim oğlanın göbek bağını Boğaziçi Üniversite’nin bahçesine göm diye. Ben de amcan sayılırım. Bir yolunu bulup gömeceğiz artık. Ama yakalanırsam, seni tanımam haberin olsun.
Ha şimdi sen öyle bir devirde doğdun ki işler şu şekilde işliyor. Bebekler doğmadan, aileleri tarafından bütün planları yapılıyor, geleceği çiziliyor. Gideceği okullar, yapacağı işler belli. Çocuklara düşen onlar için çizilen geleceği uygulamak. Ama zaten çoğu çocuk da uygulayamıyor. Mutsuz olduğu ile kalıyor.
Ama senin babanın adı da benim adım gibi Özgür. Onun için sen de özgür olacaksın.
Bu ülke için yaşayacaksın, bu ülke için var olacaksın. Atatürk’ün mirasını taşıdığını unutmayacaksın.
Biz hep seninleyiz.
PaylaÅŸ