Paylaş
Nedir futbol? Birilerinin uydurduğu bir oyun.
Bir kişi zamanında çıkmış ve “Bu dört direğin içerisinden, topu geçiren kazansın!” demiş. Futbol şu anda 3.5 milyar izleyicisiyle dünyanın en popüler sporu.
Başka birisi, “Yuvarlak çemberin içinden top geçiren kazansın” demiş ve basketbol diye bir spor uydurmuş. 3 milyar izleyicisi var (Bu arada, dünyada en fazla izlenen ikinci spor basketbol değil, kriket).
Wimbledon yeni bitti. Başka birisi de tenisi uydurmuş. 1 milyar izleyicisi var.
Yani, tüm sporlar insan aklının bir kurgusu. Gerçek değil.
BİLGİSAYAR OYUNLARI
Bilgisayar oyunları ne?
Onlar da insanların keşfetme, başarma, gelişme ihtiyacını karşılayan bir kurgu. Tamamen insan aklının bir ürünü. Sanal. Gerçek değil.
Milyarlar, bilgisayarlar oyunlarına bağımlı.
SANAT
Sinema ne?
Farklı yaşamları bize sunan ve insanın anlatma ihtiyacını karşılayan zahiri bir kurgu.
Müzik de zahiri.
Farklı duyguları yaşama ihtiyacını karşılayan, insan aklının muhteşem kurgusu.
Şiir ve edebiyat. Kurguların en mükemmeli.
Yaşa(ya)madıklarımızı yaşıyoruz.
Bilmediğimiz duyguları tadıyoruz.
Resim de, insan beyninin en üst düzey kurgularından.
YAŞAMDAKİ KURGU
Tüm bunları anlattığım “yazı” da insan aklının kurgusu. Konuşma doğal, yazı kurgu.
Kozmetik de kurgu. Bizim olmayan kokular ve renkler.
Moda ne? O da kurgu.
Elmas da kurgu. Birileri “Bu taş değerli olsun!” demiş. Değerli olmuş. Para da bir kurgu.
Yiyecekler gerçek ama yemekler de kurgu. Fransız mutfağı var. Ondan çok daha zengin olan Türk mutfağı bilinmiyor. Çünkü kurguları iyi.
Kısaca, yaşamımızın çok büyük bir bölümü kurgu ve/veya zahiri.
Peki, kurgu nasıl ortaya çıkıyor?
AKLIN YARATICILIĞI
Kurgu, aklın en üst düzey ürünü. Ama her akıl kurgulayamıyor.
Sadece düşünen, yaratıcı bir akıl kurgulayabilir.
Sporların %90’ı Amerika, Avrupa ve Avustralya’da ortaya çıkmış. Neden?
Çünkü insan beyni orada düşünmeyi ve yaratmayı öğreniyor.
Sanat, edebiyat, müzik, şiir veya teknoloji yine en fazla bu coğrafyadan çıkıyor.
KORKU VE AKIL
Özgür olmayan bir akıl, korkar.
Korkan bir akıl da hayaller dünyasına ve zahiri dünyalara dalamaz.
Sınırlar ve kalıplar içinde hapsolmuş bir beyin, kurgulayamaz.
İtaat eden bir beyin, kendi sınırlarını zorlayamaz.
Sadece hayatta kalmanın savaşını sürer. Güvenlik arar. Günlük ve yavan işlerden kurtulup başka dünyalar yaratamaz.
BIRAKIN ÜRETSİNLER
Demem odur ki yaşamın büyük çoğunluğu insan aklının bir kurgusu.
Bu kurguyu da, sorgulayan beyinler yaratıyor. Akıl, bunun için var.
Biz de korkulara ve sınırlara mahkum edilmiş itaatkar beyinler değil; eleştiren, sorgulayan, özgür ve yaratıcı beyinler yetiştirmeliyiz.
Aksi takdirde kendi kurgumuzu değil, her zaman başkalarının kurgusunu yaşamaya mahkum olacağız.
Paylaş