Paylaş
Burak birden Kerem’in elinden oyuncağı kapıyor. Kerem de Burak’a vuruyor. Anne hemen bağırıyor: “Kerem, niye vuruyorsun kardeşine?” Kerem de “Ama oyuncağımı elimden aldı” diyor.
Anne her ikisini de uyarıyor. Ama aynı olay tekrarlanıyor.
Anne de kızıp ikisinin de elinden oyuncakları alıyor. “Hadi şimdi oynayın bakalım!” diyerek her ikisini de cezalandırıyor.
Aslında anne kızdığı hareketin aynısını kendisi yapıyor. Aynı Burak gibi, çocukların elinden oyuncakları kapıyor. Aslında çocuklar kapma davranışını annesinden öğreniyor.
ETKİNLİĞİMİ BÖLEBİLİRSİN
Efe çizgi film izliyor.
Anne sesleniyor: “Yemek hazır.” Efe, “Bir dakika film izliyorum” diyor. Efe uzun süre gelmeyince, anne televizyonu kapatıyor ve zorla Efe’yi masaya oturtuyor.
Anne çalışırken, Efe bir soru soruyor. Anne “Bir dakika meşgulüm. Birazdan sor” diyor. Efe tekrar soruyor. Anne “Görmüyor musun? İşim var.” diyor.
Biraz önce çocuğunun etkinliğini bölen anne, kendisinin işi bölününce sinirleniyor.
Aslında çocuk, diğer insanların etkinliğini bölmeyi anneden öğreniyor.
SUÇLU KİM?
Baba eve geliyor ve görüyor ki TV kumandası kırılmış. “Kim kırdı bunu?” diye soruyor. Çocukların ikisi de “Ben kırmadım” diyor.
Baba tekrar sorunca, çocuklar birbirini suçluyor. Neden?
Çünkü baba, kızmak için bir suçlu arıyor. Bunu gören çocuklar da aynı baba gibi suçlu arıyor ve birbirlerini suçluyor. Baba da birbirinizi suçlamayın diye kızıyor. Aslında çocuklar suçlamayı babadan öğreniyor.
Esra sabah servisi kaçırıyor. Baba da çocuk derslerinden geri kalmasın diye Esra’yı okula kendi arabasıyla bırakıyor.
Ertesi gün Esra defterini unutuyor. Baba kızıyor.
Baba bir gün önce çocuğa davranışlarının doğal sonucunu ödetmeyerek sorumluluk almamayı öğretti ama bugün sorumluluk bekliyor. Aslında sorumluluk almamayı baba kendisi öğretiyor.
BANA KARŞI GELME
Alev annesi ile okulun hafta sonu programına gidiyor ama anne Alev’in elbisesini sevmiyor ve “Değiştir” diyor. Tartışma başlıyor. Alev elbisesini değiştirmek zorunda kalıyor.
Alev akşam arkadaşının onunla nasıl dalga geçtiğini anlatıyor. Anne de soruyor: “Bir şey demedin mi? Öğretmene söylemedin mi?”
Anne Alev’in kendisini ifade etmesine izin vermiyor ama daha sonra çocuğun kendisini (bir yetişkine) ifade etmesini istiyor. Aslında kendini ifade etmemeyi anne öğretiyor.
İki kardeş birbirini kıskanıyor. Baba da bundan şikâyet ediyor. Ama beş dakika sonra küçük kardeşe “Bak ablan ne güzel dersine çalışıyor ama sen çalışmıyorsun” diyor.
Aslında baba kardeşlerini kıyaslayarak, kıskançlığı kendisi öğretiyor.
KENDİNİ YÖNETME SANATI
Kısacası, çocuklar çoğu zaman annelerin ve babaların öğretmek istediklerinden farklı şeyler öğrenir.
Çünkü aileler çocuklarına doğru tavsiyeler verse de çoğu zaman farkında olmadan öğretmek istediği davranışların tam tersini kendileri yapar.
Çocuklar da söylemlerden değil, davranışlardan öğrendiği için, ailenin istemediği şeyleri öğrenebilir.
Onun için anne ve baba olmak aslında çocuğu değil, kendini yönetme sanatıdır.
ŞAKA YAPMAK ÇOCUKLARI NASIL ETKİLER?
KÜÇÜK çocukların soyut düşünmeleri henüz gelişmediği için, onlar cümlelerin mecazi anlamını veya ses tonundaki espriyi anlamayabilirler. Yetişkinler de bunu unutup çocuklara bu tür ifadeler kullanırsa çocuklar korkabilir ve hatta travma bile yaşayabilir.
Bunun birçok örneği var.
Geçenlerde bir uçuş görevlisi uçağın kapısında bir kız çocuğuna “Sen ne kadar güzelsin. Anne gitsin, sen bizimle kal” demiş. Çocuk da başlamış ağlamaya. Annesi de “Yok kızım ben seni bırakır mıyım hiç?” diyerek teselli etmiş. Başka bir teyze bir çocuğa “Sen bizde kal. Bizim oğlumuz ol! Seni sevelim” demiş.
Çocuk başlamış ağlamaya.
Başka birisi çocuğu sevmek için kaldırmış ve sonra şaka olsun diye “Seni denize atayım mı?” demiş. Çocukta deniz fobisi oluşmuş. Doktor, koluna alçı yapılan çocuğa, “Kolu kaşınırsa şiş sokup kaşıyın” demiş. Çocuk “Koluma şiş sokturmam” diye ağlamaya başlamış. Kısacası, çocuklar, yetişkinler gibi şakaları anlamayabilir. Onun için çocuklara sözlü şakalar yapılmamalıdır. Tam tersi net ve somut konuşulmalıdır.
İNSANLAR NEDEN ŞAKA YOLUYLA İLETİŞİM KURAR?
- ŞAKA yoluyla iletişim sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de sakıncalıdır. Etkili iletişimin özünde, ‘açık iletişim’ vardır. Ama bazı insanlar bunun yerine, ‘kapalı iletişimi’ tercih eder. Şakalı iletişim de kapalı iletişimin bir türüdür. Peki bir insan neden kapalı iletişimi tercih eder? Karşıdaki kişi tarafından reddedilme korkusu olduğu için. Çocuk, küçükken kendi fikrini söylediği zaman, ona kızılmışsa veya aşağılanmışsa, yani reddedilmişse, çocuk kendi düşüncelerini kapalı yollarla söylemeyi öğrenir. Neden? Çünkü söyledikleri reddedilirse kaçış yolunu veya inkâr etme fırsatını elinde tutmak ister. Örneğin şakayı düşünelim. Söyledikleri reddedilirse rahatça “Ben onu demek istemedim ki şaka yaptım” diyebilir. Böylece yüzleşmeden, çatışmadan veya reddedilmekten kurtulmuş olur. Burada yapılması gereken ‘iletişim’ tarzını değil, ‘ilişkiyi’ düzeltmektir. Yargısız bir ilişki tarzı benimsendiği an, kişiler kapalı iletişimden vazgeçer ve ilişkiler çok daha anlamlı olur.
Paylaş