ADAM çıkmış televizyona, "Yeni Türkiye!" diyor, "Yeni Türkiye’de şunlar olacak, bunlar olmayacak!" diyor.
Ne tartışmayı yöneten televizyon görevlisi, ne de tartışmaya katılanlar, "Kardeşim sizin ’Yeni Türkiye’den murat ettiğiniz de nedir?" diye sormuyor.
Adamın "Yeni Türkiye" dediği, yeni bir Yeni Türkiye Partisi’nin önerdiği program ve bu programın tasarladığı yapılar değil. Bugünkü gibi olmayan bir başka Türkiye.
Bu Türkiye nasıl olacak, "Yeni Türkiye’den murat ne?"
KÜRT BAĞIMSIZLIĞI
Şimdilerde usuldan usuldan seslendirilen ve emperyalizmin tasarladığı "şey" bakın ne ve nasıl olacak:
Bu Türkiye, Anayasa’nın ilk dört maddesinde tanımlanan Türkiye değil, laik olmayan, üniter olmayan bir Türkiye!
Kürtçülük artık akıl hocalarının (ABD, AB ve bağımsız olarak İngiliz emperyalizmi) tasarladığı, Irak’ın Kürt bölgelerini de içine alan bir Türk+Kürt federasyonu. Çünkü çatışma yoluyla kazanılan bir Kürt bağımsızlığı, sözünü ettiğim emperyalizmin işine yaramaz.
Kürt bağımsızlığı için yapılacak bir referandum da emperyalizmin kesinlikle işine yaramaz. Çünkü Türkler "ayrılma" konusunda olumlu oy verebilirler. Artık sabırları iyice taşmış durumda. Şu anda, ABD’nin Irak’tan çekilmeyi tasarladığı perspektif içinde, emperyalizm sonucu belirsiz bir referanduma cesaret edemez.
EMPERYALİST KUMPAS
İslamcı ve Kürtçü politikaların Türk+Kürt Federasyonu’na karşı çıkacağını sanmam. Çünkü emperyalizm de, İslamcılar ve Kürtçüler de Lozan’ı fiilen ortadan kaldıracak bu çözümlü oluşum için, sanırım, hevesle taraftar olacaklar.
Lozan’ın ortadan kalkması, Kemalist Cumhuriyet’in sona ermesi ve bir Yeni Türkiye’nin kurulması, emperyalizmin ve emperyalizmin güttüğü İslamcı ve Kürtçü kumpasın tasarladığı fesat, tarafların yüz yıllık hayalleriyle de örtüşür.
Sözünü ettiğim "adam" ve "adamlar"ın sözünü ettiği işte böyle bir Türkiye!
TUTKALLI İLKELLİK
Sunulduğunun ve savunulduğunun aksine, bu çözümün ne demokrasiyle, ne insan haklarıyla ve ne de çoğulculukla hiçbir ilişkisi yok. Sonuçta, ilkelliğin Japon tutkalıyla yapışık olduğu ilkel yapılar yani Kuzey Irak ile Doğu ve Güneydoğu’ya egemen olan feodal aşiret yapısı ortadan kalkmayacak. Bu böyle bir çözüm isteyenler için hiç de önemli değil: Türk bölgesi sözde demokrasi ile Kürt bölgesi ise gerçek aşiret feodalizmiyle yönetilebilir. Altı kaval, üstü şeşhane bir yapı!
Şu anda bu politika çaktırmadan yürürlüğe konuluyor ve 29 Mart seçimleri bu planın tasarlanan ilk plan uygulaması. Kazara AKP bu yerel seçimde yüzde 50’nin üzerinde oy alırsa, ilk işi Anayasa’yı bu planın hesaplarına uygun şekilde değiştirmek olacaktır.
Bu nedenle 29 Mart yerel seçimleri sıradan bir seçim değil, Türkiye’nin geleceğinin terazide tartılacağı bir seçim. Gene bu nedenle "Yeni Türkiye"den söz edenlere "Nasıl bir Yeni Türkiye" sorusunu sormak, ülkeyi içinden çıkılmayacak bir kaosa sürükleyecek olan bir seçimde AKP ve DTP’ye oy vermemek zorundayız. Ben üzerime düşeni yapıyor ve tehlikeyi yüreğim kan ağlayarak haber veriyorum!