MURAT Tosun’un Frankfurt’tan verdiği habere göre (Hürriyet, 14.10.08) Yaşar Kemal, Frankfurt Kitap Fuarı’nın açılışı öncesi Neue Osnabrücker Gazetesi’ne, "Birkaç yıl öncesine kadar AB üyeliğinden memnuniyet duyuyordum. Ancak artık AB üyeliğine anlam veremiyorum" demiş.
AB’nin kendisini hayal kırıklığına uğrattığını kaydeden Yaşar Kemal, AB’nin dünya barışına katkı sağlayacağına da inanmadığını söylemiş. AB’yi sert bir şekilde eleştiren yazarımız, AB’nin Rusya ve Gürcistan politikasının da umut verici olmadığını işaret etmiş:
"AB, savaş çığırtkanlığı yapan diğer büyük güçlerden farksız görüntü veriyor" demiş.
AMERİKAN İCADI!
AKP hükümetinin icraatlarına da değinen Yaşar Kemal, "Ilımlı İslam tabirini duyduğum zaman tüylerim diken diken oluyor. Bu Amerika’nın icadıdır. Ilımlı İslam yoktur. Daha doğrusu ılımlı din yoktur. Ya dine inanırsın, ya da inanmazsın" dedikten sonra Batı temsilcilerinin AKP iktidarına yaptığı desteği değerlendirmiş:
"Sadece AKP’nin Türkiye’ye daha iyi bir gelecek sağlayabileceği yönündeki düşünceyi saçma sapan buluyorum" demiş veBatı’nın Atatürk’le milliyetçileri aynı kefeye koymamasını istedikten sonra eklemiş:
"Atatürk zamanın en büyük reformistiydi. Milliyetçiler ise modern Türkiye’nin önündeki en büyük sorundur."
HAYAL KIRIKLIĞI
Yaşar Kemal’in bu açıklamalarını son derece önemli buluyorum. "Birkaç yıl öncesine kadar AB üyeliğinden memnuniyet duyuyordum. Ancak artık AB üyeliğine anlam veremiyorum" çok anlamlı bir itiraf. Tıpkı, birkaç yıl önce yüzde 70’i AB’den yana olan halkımızın artık bu destekten ve AB düşüncesinden soğuması gibi.
Soğumak başka, vazgeçmek başka! Soğumada kesin bir kopuş ve muhalefet yoktur, gerçekleşmemiş bazı beklentilerin yarattığı hayal kırıklıkları vardır.
Yaşar Kemal’in hayal kırıklığının kaynağını, kaynaklarını tahmin ediyorum: Avrupa Birliği’nin bazı üyelerinin Türkiye’nin üyeliğine karşı oldukları artık çok iyi biliniyor. Sanki Türkiye’nin lehinde ve aleyhinde olan üye devletler arasında "iyi polis / kötü polis" anlaşması var gibi.
LE MONDE’A ANLAT
Ben kendi adıma ucu açık bir anlaşma metni yerine, ne kadar katı olursa olsun, ne kadar kabul edilmez olursa olsun ucu kapalı bir metnin Türkiye’nin önüne konulmasını yeğlerim.
AB’nin tutum ve davranışları, kendi İslamcı politikasını uygulamaktan başka bir şey düşünmeyen AKP iktidarının ekmeğine yağ sürüyor.
Yaşar Kemal dünyanın en önemli, en saygın "kişiler"inden biri. Bu nedenle, bu düşüncelerini geliştirip Le Monde Gazetesi’nde ya da ABD ve Almanya’nın bir gazetesinde yayınlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu gazete bir İtalyan ya da bir İspanyol gazetesi de olur.
Çünkü AB-AKP iktidarı ikilisi, ABD-AB-AKP üçlüsü her konuda Türkiye’yi ve dünya kamuoyunu kandırmak konusunda el sıkışıp yemin etmişler gibi.
Yaşar Kemal’in Frankfurt’ta yaptığı açıklama ülke kamuoyunun sağlığına çok iyi geldi. Bir adım daha atıp yüreğini iyice açmasını, kafasının içindekileri dünyaya saçmasını bekliyoruz.
Ama işi çok zor! Çünkü AKP’yi demokrasinin uçbeyi olarak göstermiyor; AB önündeki en büyük engelin Kemalizm ve Kemalistler olduğunu ileri sürmüyor. Bu nedenle: Duymazlar, görmezler ve dillerini yutarlar!