PROF. Dr. Binnaz Toprak’ın "Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirilenler" adlı araştırma raporunda, kendi hayatımdan örnekler alarak, dolaşmaya devam edelim:
* * *
Yıl 1964. Aydın Lisesi’nde Fransızca öğretmeniyim. Ülker İnce İngilizce öğretmeni. Tanbey 6-7 aylık. Tanbey’i kayınvalidenin evinden aldım, çocuk arabasında kendi evimize götürüyorum. Karşıdan 60 yaşlarında, sakallı bir adam sırıtarak geliyor. Çocuk arabası süren genç baba manzarasından hoşlandığını sandım. Adam bizim hizamıza gelince "Hak tuu!" diye suratıma tükürdü ve "Ulan erkekliğin şerefini iki paralık ettiniz!" diye bağırdı.
* * *
Malatyalı olan ve İnönü Üniversitesi’nde okuyan bir kız öğrenci, sokakta bir arkadaşıyla yürürken yaşlı bir adam yanlarına yaklaşmış, ’Kızlar, utanmıyor musunuz bu etekleri giymeye, zaten saçınız, başınız da bir tarafta’ demişti. ’Donup kalmışlardı’. Üstelik giyimleri ’aşırı rahat’ değildi." (Rapor, s. 23)
Yaşlı adam, "Saçınız, başınız bir tarafta" değil, aslında "Kıçınız, başınız bir tarafta!" demiştir.
* * *
Yıl 1954-1955. Mersin Lisesi’nde okuyorum. Tarsus Amerikan Koleji’nde okuyan birkaç arkadaşım var. Benim yaşımda.
Bu arkadaşlar, okula giderken önünden geçtikleri kahvelerin önünde oturan kabadayı-kulamparaların "Lan golleçli neren oynuyor?" diye laf attıklarını söylerlerdi.
* * *
Sivas’ta görüştüğümüz üniversiteli genç kız ve erkekler şehirde dolaştıklarında kıyafet ve görünüşleri nedeniyle mahalle ’delikanlıları’nın sözlü tacizine uğradıklarından şikayet ediyorlardı." (Rapor, s. 23)
"Çeşitli üniversitelerde görüştüğümüz pek çok öğrenci, üniversite yurt ve kantinlerinin ’ülkücü reisler’ tarafından kontrol edildiğinden, kendilerine karşı çıkan farklı kimlikli öğrencilere baskı ve şiddet uyguladıklarından şikayet ettiler." (Rapor, s. 24)
"Trabzon’da bazı öğretim üyelerinin düşünce yapısının da bu tip baskılara zemin hazırladığını şikayet ettiler. Örneğin, bir öğretim üyesinin derste açık açık ’bakın arkadaşlar, Türk’ten başka millet, Müslümanlık’tan başka din tanımam, varsa farklı olan benim dersimden geçemez, çıksın’ dediğini iddia ediyorlardı." (Rapor, s. 26)
* * *
Binnaz Toprak’ın raporunda bunlar ve bunların benzeri yüzlerce örnek var. Bu rapor bir tür sosyolojik araştırma raporu olduğu kadar, aynı zamanda bir tür toplumsal ihbar raporu.
Baskı gören öğrenciler ya iyice pısacaklar, ya da bir zamanlar olduğu gibi kendi aralarında örgüt kuracaklar. Ondan sonrasında da al başına belayı, Anadolu’nun her köşesinde ’öğrenci çatışmaları manzarası’!
Bu raporu AKP hükümeti, ilgili bakanlıklar, ilgili valilik, emniyet ve belediyeler çok dikkatli ve altını çizerek okumalı. Ülkücülere, Fethullahçılara, tarikatçılara olan derin sempatilerine karşın dikkatle okumalılar. Bir gün kan gövdeyi götürürse bunun sorumlusu kendileri olacaklar. Ayrıca Trabzon Üniversitesi rektörlüğü de faşist olduğu kesin olan o öğretim üyesi konusunda ciddi bir araştırma yapmalı.