SADECE askeri hedef alan "Vesayetsiz demokrasi!" sloganının içinin ne denli boş bir safsata olduğunu, ÖDP’nin imam-hatip kökenli yeni Genel Başkanı Alper Taş bakın ne güzel açıklıyor:
"Demokrasi mücadelesi önemsizleşti ve bu alanda yapılacaklar talidir diye yaklaşmıyoruz. Aksine hálá çok önemlidir. Ama gelinen aşamada demokratikleşme geniş çevrelerde sınıfsal bağlamından koparılarak ele alınmaya başlandı. Bugün Türkiye’de demokratikleşme tartışmaları laiklik, Ergenekon, askeri vesayet gibi başlıklarla sürüyor. Dinin gölgesinde demokrasi olmaz, askeri vesayet altında da demokrasi olmaz. Askerin siyasete müdahalesine karşı da mücadele edelim, derin devletin, çetelerin olduğu yerde de demokrasi olmaz. Ama piyasanın gölgesinde de demokrasi olmaz. Piyasa zenginlerin lehine bir demokrasi inşa ederken, yoksulların aleyhine demokrasiyi daraltıyor. Bir kısım sol, sınıfsal ve sosyal meselelerin bugün geri planda kaldığını, bunlar üzerinden sol siyaset inşa edilemeyeceğini, kimlik eksenli siyasal taleplerin geçerli olduğunu savunuyor." (BirGün, 29.06.09, S.7)
* * *
ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, sadece askeri hedef alan vesayetsiz demokrasi safsatasının ipliğini pazara çıkartıyor. Kendisine çok teşekkür ederim. Söyleşiyi yapan Hakan Tahmaz’a da teşekkür ederim.
AKP’lisi, İslamcısı, Fethullahçısı, İkinci Cumhuriyetçisi, lejyoner solcusu, Avrupa Birliği yetkilisi Türkiye’de askeri vesayetsiz bir demokrasi istiyorlar. Ama o kadar!
Ama, ÖDP Genel Başkanı’nın dediği gibi vesayet sadece askeri değil ki, dinin vesayeti de var, piyasanın vesayeti de var, ABD ve AB’nin de vesayeti var.
Ne olacak şimdi? Gerçek demokrasiyi isteyip savunan insan ya bütün vesayetlere karşıdır ya da değildir. Sadece askeri vesayete karşı olmak yetmez, bu bir kandırmacadır, safsatadır.
* * *
Vesayetsiz demokrasiyi isteyen ve savunan kişi Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine, Anayasa’nın genel esaslarına saygı duyar! Askerin vesayetine karşı çıkmak ayaklarıyla Cumhuriyet ve demokrasiyi dinin vesayetine sokma girişimlerinde bulunmaz! İşçi sınıfının hak ve özgürlüklerini garanti altına almayan bir demokrasi kavgası olamaz! Eğitim ve öğretimi özelleştiren bir demokrasi kavgası olamaz! Sendikal hakları iğdiş eden bir demokrasi kavgası olamaz!
Yargı bağımsızlığını gerçekleştirmeden, Savcılar ve Yargıçlar Yüksek Kurulu’ndan hükümet sultasını kaldırmadan demokrasi gerçekleştirilemez! Seçimlere yüzde barajları koyarak halkın gerçek egemenliğini felç eden demokrasi kavgası olamaz! Köylü ve çiftçiyi topraksızlaştıran bir demokrasi kavgası olamaz! Her türlü sömürüyü savunan bir demokrasi kavgası olamaz! Emperyalizmle mücadele etmeyen bir demokrasi kavgası olamaz! Ne idüğü belirsiz postmodern kimlikler adına Cumhuriyet’i sakatlayan bir demokrasi kavgası olamaz! Küreselleşme yanılsamasının rüzgárına kapılıp ulusal devleti hor gören bir demokrasi kavgası olamaz!
Devleti gerçekten hukuk devleti haline getirmeden gerçek demokrasi gelmez!
Bütün bu reformların önündeki tek engel AKP hükümeti değil mi?
Sadece askeri vesayete karşı çıkarak gerçekten vesayetsiz demokrasi kurulamaz!