KÖYÜN Tansaş’ından Michel Rocard’ın "Avrupa Birliği Yolu’nda Türkiye’ye Evet"ini (YKY) iyi ki almışım.
Michel Rocard çok önemli bir insan. Eski Fransa Başbakanı ve Avrupa parlamenteri (idi). Benim gözümde iyi bir entelektüel. Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSU) kurucularından.
Böyle bir insanın "İnanıyorum ki, Avrupa’nın kapılarını Türkiye’ye açmak, ekonomik bakımdan akıllıca, stratejik bakımdan kaçınılmaz, kültürel bakımdan da ilerici bir harekettir" demesi son derece okşayıcı.
Türkiye’nin sembolik 2023 yılında AB’ye alınmasını öneren Rocard’ın şu görüşü de son derece önemli: "Günümüz kapitalizminin yeni dengelerini oturturken Amerikan modeline dayalı değil de, daha çok Avrupa modeline dayalı bir çıkış istiyorsak, Türkiye’nin üyeliği zorunludur." (S.85)
* * *
Ancak, bunca değerli bir insanın, Avrupa Birliği ile müzakere sürecini iç rejim mücadelesine dönüştürmek ve bu süreci 1923 cumhuriyetini tasfiye etmek fırsatı olarak görenlerin tuzağına düştüğünü görmek benim için son derece şaşırtıcı:
"Atatürk’ün mirasçıları olan uzlaşmaz cumhuriyetçi laikler, AKP’yi, Türkiye’yi İslamlaştırmak istemekle ve Avrupa Birliği’nin diktalarına boyun eğerek Türkiye’nin temel çıkarlarını ucuz fiyata elden çıkarmakla suçlamaktadırlar. Kemalist devrimden seksen yıl sonraki ikinci devrim, bir engelle karşılaşır ve Avrupa’ya duyulan heves biraz kırılmış görünür." (S.26) "Cumhuriyetçi dogmaların, her tür liberal açılıma karşı gelen bekçileri olarak Kemalist kadronun çatısını bunlar oluşturur." (S.38)
* * *
Michel Rocard’ın AKP ile sabık ve sakıt solcuların bu denli havarisi olması son derece şaşırtıcı. Ancak Monsieur Rocard’ın bu kitabı Ariane Bonzon’un katkılarıyla hazırladığını öğrenince şaşkınlığım kalmıyor. Kocası Galatasaray Üniversitesi’nde görevli, on yıldır "malum çevre"de yaşayan gazeteci Ariane Bonzon’un Michel Rocard’ı tuzağa düşürdüğünü düşünüyorum. Çünkü iç kapakta kitabın Ariane Bonzon’un katkılarıyla hazırlandığı yazıyor.
Michel Rocard çelişkiye düşeceğini hesaba katmadan şunu da yazmış: "Ama Avrupa Birliği üyeliğine aday Türkiye’nin önündeki asıl engeller, ekonomik atılımında aşması gereken sorunlardan çok daha önemli olan demokratikleşme ve hukuk devletine saygı meseleleridir." (S.34)
İyi de Monsieur Rocard, demokratikleşmeyi kim gerçekleştirmiyor, kim hukuk devletine saygı duymuyor, Kemalistler mi, yoksa AKP hükümeti mi? İktidar kim?
Michel Rocard düzeyinde bir siyaset adamının bile "anti-Kemalist tuzak"a düşmesi, tezgáhlanan fesatın boyutlarını gösteriyor.
* * *
Michel Rocard, General de Gaulle’ün neden AB’ye karşı çıktığını anlatıyor (S.74). Bununla kalmıyor, İzlanda ve Danimarka’nın Lizbon Antlaşması’nı reddini, Büyük Britanya’nın Avrupa bütünleşmesini yavaşlatmasını (S.77) açıklıyor. Eski Demirperde ülkelerinin AB’ye alınma nedenlerini açıkça yazmasa da bazı ipuçları veriyor. Ama kimseyi bizim Kemalistleri suçladığı gibi suçlamıyor. Bu tavır da Kemalistlerin AB’ye karşı mesafeli durmalarının ne denli haklı olduğunu gösteriyor.