Türk-İslam mahalle baskısı yorumuna katkı

FARKINDA mısınız, "Dinozor(lar)", "Laiklik elden gidiyor paranoyası", "Bölünme paranoyası" gibi karakuşi değerlendirmeler hemen hemen kalmadı medya áleminde. Çünkü gerçeklerin Osmanlı tokadı, böyle yazanların enselerinde epeyce boza pişirdi.

Cumhuriyet’i ve devrimleri savunmanın dinozorluk olmadığını; laikliğin epeycesinin elden gittiğini, gerisinin de gitmekte olduğunu; eskiden üstü kapalı olan bölünme taleplerinin kabak çekirdeği gibi açıldığını gördüler, duydular, (anladılar diyemeyeceğim) kafalarına dank etti.

Bildik terminoloji kullanılmasa da Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın "Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakárlık Ekseninde Ötekileşenler" araştırması karşısında da oyunbozanlık ettiler. Kim bunlar? İslamcılar, Türk-İslam sentezcileri, neo-liberaller, yeni mürteciler; yani, Cumhuriyet ile şu ya da bu bakımdan kan uyuşmazlığı olanlar ve bir de marazlılar...

CİNDORUK: AKP TOPLUM ANARŞİSTİ

AKP ve bütün Milli Görüş partilerinin fidanları Demokrat Parti, Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi, ANAP limonluklarında yetiştiler. Bu olayı, Doğan Yayıncılık tarafından yayınlanan "Yazmasam Olmazdı" ve "Mahşerin Üç Kitabı" adlı kitaplarımda "merkez sağın trajedisi", "merkez sağın komedisi" bağlamlarında kaç kez yazmışımdır.

1950-2000 tarihleri arasının, avukat ve politikacı olarak, canlı tanıklarından Hüsamettin Cindoruk’un Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın araştırmasını değerlendirmesi son derece önemli. Enver Aysever’in, Hüsamettin Cindoruk ile yaptığı söyleşi 4 Ocak 2009 tarihli Akşam Gazetesi’nde yayınlandı. Şimdi bu söyleşiden birkaç alıntı yapalım:

"Anadolu’da Cumhuriyetçi gelenek ve değerlere baskı var. AKP’nin siyaset yapma hakkına hep saygı duymuşumdur. Bir muhafazakár partinin olması Türkiye’de siyaseti zenginleştirir. Bütün sıkıntı AKP’nin iktidara geldikten sonra temeli Osmanlı’dan gelen dinci hareketi zorla yerleştirmek istemesidir."

"Türkiye’de yeterince Süryani, Ermeni, Musevi vatandaşlarımız var ama onların direnci yetmez. Çoğunluğu Müslüman olan insanların laikliği benimsemesi gerekir. Laiklikle Müslümanlığın çatıştığı da doğrudur."

"1991-1995 arası ben Meclis Başkanlığı yaparken (Abdullah) Gül Parlamento’daydı. Laiklik karşıtı çok önemli konuşmalar yapmıştır."

"AKP, toplum mühendisi değil, toplum anarşisti diyorum ben bunlara. Açıyorsunuz gazeteleri her gün bir bakan, belediye başkanı, AKP’li bir arkadaşımız dini bir konuda hüküm kesiyor."

BÖHÜRLER: ARTIK EŞİTLENİYORUZ


Mine Şenocaklı’nın yazar ve politikacı Ayşe Böhürler ile yaptığı söyleşi 5 Ocak 2009 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayınlandı. Ayşe Böhürler temel görüşünü şu cümleyle özetliyor:

"Artık eşitleniyoruz! Daha önce laikler inanılmaz derecede üst muamele görmeye alışmışlardı. Şimdi herkes eşit vatandaş oluyor."

Ayşe Böhürler’in bir İslamcı olarak gerçekleri doğru değerlendirmesi çok zor. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde laikler hiçbir zaman Anayasa ve yasaların koruması dışında hiçbir ayrıcalık istemediler. O Anayasa ve o Anayasa’nın 174. maddesi tarafından korunan Devrim Yasaları’na karşın ve AKP’nin kayırması ile Ayşe Böhürler cemaati inanılmaz derecede üst muamele görüyor. Laiklik legaldir! Dolayısıyla yasal bir eşitlenme söz konusu değil, olamaz. Ayşe Böhürler’in mensup olduğu cemaatin ideolojisi yasalar tarafından mahkûm edilmiştir.
Yazarın Tüm Yazıları