Paylaş
Çok özlediğim zamanlar, uzun süredir ABD'de yaşayan oğlum Tan'a 18 yaşına kadar iyi bir baba olup-olmadığımı düşünürüm. Düşünürüm, çünkü onun büyüme döneminde benim 'baba olma' eyleminin ötesinde tutkularım vardı. Kendimle, televizyonla, edebiyatla uğraşıyordum ve günün yirmi dört saati yetmiyordu.
Ama, belki de, bir ara öğretmenlik yapmış olmamın yarattığı içgüdüsel sorumlulukla, Tan'ı ilkokul dördüncü sınıftan itibaren TÜBİTAK'ın (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) yayımladığı 'Bilim ve Teknik' dergisine abone yaptırmıştım. Liseyi bitirinceye kadar abone sürdü. Bir ne 'Ne Nedir?' türünden bir ansiklopedi dizisi armağan etmiştim...Hiçbir sorun çıkarmadan Tıbbîyeyi bitirdi ve ABD'ye gitti. Gidiş o gidiş. Şimdi Harvard Üniversitesi'nin bir hastahanesinde doktor ve MIT'de (Massachusetts Institute of Technology'de) 'Grant' sahibi bir kanser araştırmacısı.
Geçen yaz Türkiye'ye geldiğinde, bodrumda kendisini bekleyen kütüphanesine indi ve bir süre sonra 'Katillerim' dediği birkaç 'Bilim ve Teknik' dergisiyle, birkaç 'Ne Nedir?'le yanıma geldi. Bilimsel kişiliğinin tohumu saydığı bu dergi ve kitaplara, şaka yollu 'Katillerim' diyordu. Bunu duyunca, 'iyi' değilse de 'kötü' bir baba olmadığıma karar verdim.
*
1963 yılında, Başbakanlık'a bağlı bir tüzel kişilik olarak kurulan TÜBİTAK'ın yayıncılık mucizesini yeni yeni farkediyorum. Türkiye eğer günün birinde çağı yakalamak başarısını gösterirse, bu sadece TÜBİTAK'a bağlı enstitülerin çalışmaları, desteklediği bilimsel araştırma grupları sayesinde değil, aynı zamanda yayımladığı kitaplar sayesinde gerçekleşecek.
*
1940-1960 yılları arasında ortaöğretim hem ders programları hem de öğretmen kadroları bakımından daha nitelikliydi. Öğrenciler en azından bitişik elyazısı yazmayı öğrenirlerdi. Türkçe dilbilgisini ve Türkçe metin yazmayı öğrenirlerdi. Ama ansiklopedi, yardımcı kitaplar, başvuru kitapları günümüzle karşılaştırılamayacak kadar azdı. 1920-1940 doğumlular okumayı, yazmayı ve yazınsal beğenilerini geliştirmeyi Milli Eğitim Bakanlığı Klasikler Dizisi'nden öğrendiler. Buna, güçlü edebiyat adamlarının fıkra ve makale yazdıkları, öykü ve roman tefrika etmeyi gelenek haline getirmiş gazeteleri de eklemeliyiz.
Ancak o dönemde, 8-18 yaşları arasına seslenen bilimsel kitaplar yoktu.Bilim, liselerin fen bölümlerini bitirip üniversitelerin fen fakültelerine giden öğrencilerin tekelindeydi sanki.
*
TÜBİTAK'ın yayımladığı Popüler Bilim Kitapları'nın kataloğu önümde duruyor. 'Arayış' dizisi ilkokuldan üniversiteye kadar bir okur yelpazesine sesleniyor. Öne döne okunacak kitaplar: 'Beş Duyu', 'Beyin', 'Kemikler ve Kaslar', 'Vücudunuz Nasıl Çalışır?', 'Hücre Savaşları', 'Sen Ben Gen', 'Yeryüzünde Yaşam', 'Dünya ve Uzay', 'Toplama ve Çıkarma'... Bilimi, araştırma laboratuarlarından sokağa çıkartan kitaplar bunlar.
'Düşgücü' dizisinde ise evrenin ve doğanın gizlerinin keşfine adanmış kitaplar yayımlanıyor. Hepsinin baskı kalitesi çok iyi, 'Hart cover' ciltli, son derece ucuz kitaplar. Çoğu 10 bin ile 50 bin arasında basım yapmış.
TÜBİTAK'ın yayın kataloğunu inceledikçe gençlerimizin son yıllarda yoğunlaşan bilim tutkusunun en önemli kaynağını öğreniyorum.
Kataloğun kapağından A.Koyré'nin cümlelerini aktarıyorum: 'Bilimsel düşünce aklın hakikate yolculuğudur. Ancak bu yol önceden verilmemiştir. Akıl bir düz çizgi üzerinde ilerlemez hakikate doğru. Hakikate giden yol tuzaklarla dolu, yanlışlarla kaplıdır; başarısızlıklar başarıdan daha sık görülür o yolda. Ama başırısızlıklar da kimi kez başarılar kadar açıklayıcı, öğreticidir.Bu bakımdan, yanlışları incelemeyi önemsemek doğru olmaz; akıl onlar arasından geçerek ilerler hakikate doğru. Aklın hakikate yolculuğu dümdüz bir yol değildir. Dönüşleri, dönemeçleri vardır; çıkmazlara girer, geri döner. Bir tek yol değil, birçok yoldur bu.'
*
TÜBİTAK'ı 'Popüler Bilim Kitapları' yayıncılığından dolayı kutluyorum. Cumhuriyet'in kuruluş amaçlarına uygun, Cumhuriyet geleneklerine yaraşır kitaplar yayımlıyorlar. 'Fikri hür vicdanı hür!' kuşaklar için.
Bilimsel araştırmayı destekleyen, gençlerimizi yüreklendirip bilime özendiren, bilim ile sanayi arasında köprü oluşturan TÜBİTAK yayımladığı kitaplarla geleceğimizi kuruyor.
Paylaş