Paylaş
Haber şöyle:
“Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, şehit yakınlarıyla görüştü. Şahin 34 PKK’lının gelişiyle ilgili olarak özetle şunları söyledi: ‘Bu bir denemedir. Görelim bakalım ne yapıyorlar? Bu konuda terör örgütü ve ona sempati duyanlar çok kötü bir sınav vermiştir. Millet nezdinde de vicdanlarda da mahkûm olmuşlardır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve devlet yetkisini kullanan başta Hükümet olmak üzere tüm yetkililer, bundan sonra çok daha duyarlı ve hassas olmak durumundadır’.”
ŞAŞKIN YORUM
Meclis Başkanı “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nden söz ediyor. O da “Devlet” ile “Hükümet”i birbirine karıştırıyor. Devlet bir ulaşım aracına benzer.
Kontak anahtarı şoförün elindedir. Motoru çalıştırır, canının istediği yere sürer. Şoför, yani hükümet.
Ama “Devlet” diyerek hedef şaşırtıyorlar!
Bu yanlış yönlendirme yetmezmiş gibi, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin şaşkın bir yorum da yapıyor. Güya PKK ve PKK yandaşları kötü sınav vermiş. PKK silah bırakıp teslim olursa, amacından saptığı için, kötü sınav vermiş olur. PKK ve DTP, Habur Kapısı gösterileriyle, kendilerince, çok iyi bir sınav vermiştir.
Kötü sınav veren ne Devlet, ne de PKK ile DTP’dir. Sınav-da çakan, kimse değil, AKP Hükü-meti. PKK ile DTP sınav derslerine iyi çalışmış, AKP Hükümeti ise hiç mi hiç çalışmamıştı. Bu nedenle sınıfta kaldı!
BİR GRUP DOÇENTÇİ
AKP Hükümeti ile birlikte yerli-yersiz akıl hocaları da sınıfta kaldı. Sadece sınavda çakmadı, belge de aldı.
Bunlardan bazıları 4 Kasım gecesi bir dinci televizyon kanalında oturmuşlar ahkâm kesiyorlardı. Aralarından bir “Doçentçi”, “Anadilde eğitim Kürtlerin hakkı mı değil mi? Doğuracağı sonuçlara bakmadan haklar verilir” diyordu.
Anadilde eğitim hakkının (anadili öğrenme hakkının değil) sonuçta bölünmeye yol açacağını savunduğum için üzerime alındım. Alınmadım ya öyle diyelim!
“Doçentçi”nin havacıva sözlerinin yanıtını 2.2.1923 tarihli İzmir Konuşması’nda Mustafa Kemal Paşa veriyor:
PKK’NIN BAŞARISI!
“...Ben mektepten kurmay yüzbaşı olarak çıktığım zaman geçici olarak staj yapmak için Arabistan’a verdiler. Oradaki askeri kıtaların çoğu ora halkından mürekkepti. İlk defa kışlaya girerken kapısında bekleyen erlerden birine dedim ki: ‘Miralay bey burada mıdır?’ ‘Naam seyidi’ dedi. Ben zabittim, karşımdaki erdi ve bana kendi dilinden başka bir dille cevap vermek istemedi ve vermedi.”
Bu küçük ama çok önemli deneyimin tamamını İzmir Konuşması’nda okuyabilirsiniz.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Cumhuriyet Devrimi bu türden küçük deneyim ve gözlemden çıkmıştır.
Bu ülkede Türkçe bilmeyenlerin nüfusa oranı en fazla yüzde 10 (belki daha az). Hedef bu oranı yükseltmek değil aşağı indirmek olmalı.
AKP hükümeti bu yüzden başarısız ve PKK terörü işte bu nedenle başarılı!
Paylaş