İSTANBUL’un özel üniversitelerinin tarihçileri, bir süredir kendi resmi tarihlerini yazmaya başladılar. Yabancı vakıflardan aldıkları ilhamla 1923-1945 arasını yeniden yorumlarken keramete kıç attırıyorlar. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1.11.1924-3.6.1925) kapatılmasaymış Türkiye demokrasiye daha 1925’ten itibaren girermiş...
Bu iddia, göle yoğurt mayalamak gibi bir şey. Bu iddiaya karşılık ekonomi, siyaset ve sosyolojiye uygun kendi iddiamı yazacağım: 1925’te Türkiye’nin ne kapitalist, ne komünist, ne demokrasi, ne de faşizm olması mümkündü. Bunların olması için gerekli olan dinamikler mevcut değildi. Mevcut ise bunu kanıtlamak, iddia sahiplerine düşer.
HAİN KAFALARIN ESERİ
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası neden kuruldu peki? Ekonomiye, siyasete, topluma bağlı güncel bir gereksinimden doğmadı. Meşrutiyet’ten beri var olan muhalefet kendine yeni bir yatak buldu.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılma gerekçesini resmi tarih görüşünün temel yapıtından okuyalım önce. İsteyen okuduktan sonra unutabilir:
"Efendiler, olaylar ve olup bitenler ortaya koydu ve ispat etti ki, ’Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın programı en hain kafaların eseridir." (Kemal Atatürk "NUTUK", Atatürk Araştırma Merkezi, S.602)
Yukarıdaki satırları Sarı Paşa’nın yalanları sayanlar ve Şeyh Said isyanı ile TCF arasında hiçbir ilişki bulunmadığına inananlar, bunları hemen unutabilir. Unutmak istemeyenlere Söylev’in son 25 sayfalık bölümünü çok ciddi okumalarını salık veririm.
Son zamanlarda TCF hakkında epeyce kitap yayınlandı. Ben, bu konuda hiç bilgisi olmayanlara Erik Jan Zürcher’in "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" (İletişim Yayınları) adlı kitabını salık vereceğim. Olabildiğince yansız ve nesnel bir kitap.
Halktan özel yetki alınmadıkça radikal reformlara karşı olduğunu açıklayan (S.141) TCF programının 6. maddesinde "Fırka efkar ile itikadat-ı diniyeye hürmetkárdır" yazar. Erik Jan Zürcher, bu maddeye ilişkin olarak şu yorumu yapmaktadır:
"1924 Türkiye’sinde halkın bu maddeyi Kemalistlerin laik eğilimlerine karşı İslam’dan yana bir destek beyanı şeklinde yorumlayacağını kavramamış olmaları için, TCF liderlerinin son derece toy olmaları gerekirdi." (S.142) Bir başka yorum:
"Gene de üzerinde bahse girmekte bir an duraksamadığım bir nokta var: TCF başarılı olmuş olsaydı, İstanbul’un bir kere daha Türkiye’nin başkenti olacağı; Ankara’nın ise anılar ve anıtlarla dolu olsa da bir taşra kenti olmakla yetineceği, çok kuvvetli bir ihtimaldi." (S.165)
TEHLİKELİ CAHİLLER
TCF’nin ortaya çıkmasının en önemli nedeni Paşalar Hükümeti kuramayan paşaların kişisel dargınlığıdır (S.135-140). Programının 2. maddesinde, partinin kendisini liberal olarak tanımlaması ise kurucuların, dönemin ulusal ve uluslararası ekonomisini değerlendirmekten ne denli uzak ve tehlikeli derecede cahil olduklarının kanıtıdır.