Tek parti dönemi

15 yılı Atatürk, 12 yılı İnönü yönetiminde geçen tek parti döneminin eleştirilmesi, tarihin en kör ve nankör tavırlarından biri olmalı.

Türklerin çok partili hayatı Cumhuriyet döneminde keşfetmedikleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında yüzlerce siyasal parti ve dernek olduğu doğrudur. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasını bu siyasal parti ve derneklerin hızlandırdığı ve bunu başardığı da doğrudur. Merak edenler Tarık Zafer Tunaya’nın üç ciltlik "Türkiye’de Siyasal Partiler" (Hürriyet Vakfı Yayınları) kitabını okusunlar. Okusunlar da Osmanlı ülkesindeki ayrılıkçı Yunan ve Rum, Bulgar ve Makedon, Sırp ve Arnavut, Arap ve Ermeni dernek ve örgütlerini öğrensinler. Okusunlar da sadece İttihat ve Terakki rezilliğini değil aynı zamanda Kürdistan Teali Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Milli Ahrar Fırkası gibi ihanet ve fesat yuvalarının rezilliklerini öğrensinler.

Özellikle İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde onlarca, Mütareke Dönemi’nde yüzlerce örnekleri vardır bunların. Bunlar olsaydı Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı, kurulsa yaşayamazdı. Tarık Zafer Tunaya, adını verdiğim kitabında bu partilerden 44 tanesini inceler.

ÖNCE ÖZGÜRLÜK

Tarihin diyalektiğinin zorunluluk ve gerekliliğidir: Devrimler tek parti ile yapılır. Devrimler belki demokrasiyi amaçlarlar ama onların ilk amacı bağımsızlık, özgürlük ve değişimdir. Cumhuriyet’in kuruluşunda resmen herhangi bir parti de yoktur, (Türkiye) Büyük Millet Meclisi vardır. Devrimci Parti (Cumhuriyet Halk Fırkası) de bu Meclis’ten bir zorunluluk olarak ortaya çıktı. Çıktı, çünkü Büyük Millet Meclisi’ndeki İttihat ve Terakki, Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Milli Ahrar Fırkası kalıntılarına karşı yani İkinci Grup’a karşı Cumhuriyet’i savunmak ve amaçlanan devrimleri gerçekleştirmek için kurulmuştur.

VEYSEL’Lİ İFTİRA

Tek parti döneminin nelerle eleştirildiğine hiç dikkat ettiniz mi? "Gökkonuksal avrat", "Ulusal düttürü" gibi zevzekliklerle, Aşık Veysel örneğinde olduğu gibi hırpani köylülerin Kızılay ve Atatürk Bulvarı’na alınmaması iftirasıyla. İşin doğrusunu öğrenmek isteyenler Dr. Doğan Kaya’nın "Aşık Veysel" (Sivas Valiliği Yayını) adlı kitabının 18. sayfasını okusunlar! En başta Deniz Baykal!

Bir de Cumhuriyet’in altyapı devrimlerini yapmadan üstyapı devrimleri yaptığı ve bu nedenle devletin halkla arasının açıldığını ileri sürenler vardır. Altyapı devrimleri yapılmadan da üstyapı devrimleri yapılabilir ve bu üstyapı devrimleri altyapı devrimlerini tetikler ve toplumsal dönüşüme yol açar.

KÖLELERİN EFENDİSİ!

İkinci Cumhuriyetçi zevzeklerin deyimiyle "Ceberut Kemalist modernleşme" altyapı devrimleri yapmamış, sanayi toplumuna adım atmamış da değil. AKP’nin haraç-mezat sattığı iktisadi devlet teşekkülleri hangi dönemde kuruldu ve yapıldı? Demiryollarını, Sümerbank’ı, Sümerbank ve Etibank işletme ve fabrikalarını kim ve ne zaman kurdu? Bu konuda bilgilenmek isteyenlere Korkut Boratav’ın "Türkiye İktisat Tarihi, 1908-2002" (İmge Kitabevi) ile Bilsay Kuruç’un "Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi" (Bilgi Yayınevi) adlı kitaplarını önerebilirim.

ABD’nin Kurucu Atalar’ından ilk devlet başkanı George Washington’un binlerce köle sahibi olduğu için eleştirildiğini bir yerde okudunuz mu, ya da duydunuz mu?

Bu konuda şimdilik bu kadar. Bir dizi yazı ile konuya döneceğim!
Yazarın Tüm Yazıları