REJİMLE ilgili olduğu için en önemli eğitim-öğretim sorunu imam-hatip liseleri olarak görülüyor ama A’dan Z’ye bütün Milli Eğitim Bakanlığı ve onun yetki ve sorumluluğuna giren her alan işleyen yaranın bir parçası.
Başta Başbakan olmak üzere, bütün hükümet üyeleri bilişim fuarları açıyorlar, olur olmaz yerde, 21. yüzyılın bilim ve bilişim çağı olduğunu söylüyorlar ama öğretmen kadroları içinde dünyanın Sarı Öküz’ün boynuzları üzerinde durduğunu savunacak, Darwin kuramını öğretmenin günah olduğuna inanan öğretmenler var.
Geçen yazımda, Ece Temelkuran’ın ‘İmam hatipleştirilen liseler!’ (Milliyet, 12.05.04) adlı yazısından alıntı yapmıştım. Ece Temelkuran, bazı fen liselerinde arıların Allah sayesinde bal yaptıklarının öğretildiğini yazıyordu. Araştırma yapın, bilim yerine hurafe öğreten öğretmenlerin çoğunluğunun kimler olduğunu göreceksiniz. Bu öğretmenlerin öğrencileri de yıllardır lise mezunu olmaktalar. Laiklikle başı hoş olmayan söz konusu lise mezunlarının bir bölümü şimdi bütün eğitim düzeylerinde öğretmenlik yapmakta. Demek ki ulusal eğitimin tepeden tırnağa yeniden laikleştirilmesi gerekiyor.
İlk ve orta öğretimlerde, meslek liselerinde kaç tane İHL kökenli öğretmen var? İlk ve orta öğretimde müdürlük ve yönetim görevlerinde bulunanların kaçı İHL kökenlidir? Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kütüphane, yurt ve benzeri işyerlerinde kaç tane İHL mezunu yönetici var? AKP iktidarı atamalarda kimlere öncelik veriyor?
İmam-hatip mezunlarının elbette yönetici olmaya hakları var. Ama burada görevliler arasındaki yüzde önemlidir. Öğrencilerin tarikatlar tarafından yönlendirilerek uygun bir fakülteye girip fizik, kimya, biyoloji, tarih ve coğrafya öğretmeni olması eğitim ve öğretimin laik niteliğini zayıflatmaz mı? Liseleri kim dinselleştiriyor?
* * *
Hollanda’dan Nuri Doğan adlı bir okur çok önemli bir konuda bilgi gönderdi. Gezgin ve sürücülerin dergisi ‘Kampioen’de bir araştırma yayınlanmış. Araştırma temel eğitim okullarını kapsıyor. Araştırmanın konusu: ‘Hangi ülkede okula daha az zaman ayırarak yaşamak mümkün?’
‘Bir ders yılında öğrenciler kaç saat ders görüyorlar?’ sorusunun araştırmaya dayalı sonuçları şöyle: 1- Türkiye: 432 saat; 2- Macaristan: 583 saat; 3- Kore: 644 saat; 4- Almanya ve Finlandiya: 713 saat; 5- Danimarka: 720 saat; 6- Çek Cumhuriyeti: 724 saat; 7-Avusturya: 750 saat; 8- Yunanistan: 788 saat; 9- Meksika: 800 saat; 10-İspanya: 810 saat; 11- Hollanda: 1000 saat öğrenim yapıyor.
* * *
Öğrencilerin bir ders yılında kaç saat ders yaptıklarını lütfen karşılaştırın. Milli Eğitim Bakanlığı bu ders saatleri arasındaki farkı bilmiyor mu? Biliyorsa, neden bir önlem alıp ders saatlerini en azından Türkiye’nin ‘ezeli rakibi’Yunanistan düzeyine çıkartmıyor? Üstelik ders saatlerini çoğaltmak için fazladan ne okul ne de derslik gerekiyor? Ama elektrik, su ve ısınma masrafları artacaktır.
70-80 öğrencilik sınıflarda, 432 saatlik ders yılı içinde öğrencilere ne öğreteceksiniz? Üstelik öğretmen kadrosunun bir bölümü de karanlıkçı bir ideolojinin neferi olmuş...